Gönderi

Küçük bir şiirdi o, toprağa gömdük!
O küçük bir kızdır. Ve en güzel tahtı babasının dizinin dibidir... Babasına düşkündür o. Efkâr yüklenmiş babalar içinden severler kızlarını, belli etmeden... Kimi zaman şefkatle sevgiyle bakar kızına... Bazen de ev, ekmek kaygısıyla... Dünya ki; Sıkıntı, kasvet, günaşırı ve intihar... Yeri gelir büker babanın belini... "Evladım" deyipte sarılamaz bazen kızına. Kahpe hayat ve kahpe dünya bu işte... Ben bir dağın yıkılışına şahit oldum. Ve sırtını yaslayan şu körpe fidan... Betonların arasından gülümseyen bir kardelen benim gözümde. Küçük mücahide bir hatun özünde. Ve sözünde, nâmusunda! Gıptayla ekilmiş bir hayat... Ve hasat. On dört yaşında! Heyhât! Yeni ölmüş genç kızlar yeni doğmuş çocuklara benzer... Geçen hafta verdik yeğenimi toprağa. Teni bembeyaz ve soğuktu... Öyle güzeldi ki, toprak bile utandı onu alırken... Ölüsünü bir şiirle yıkadım... Öyle güzel gülümsüyordu ki alnından öperken... Bir cennet gülü soluyordu sanki. 14 yaşındaydı, küçük değildi. Bilâkis, hepimizden büyüktü o. Davasının ardından giden başı dik, korkusuz bir mücâhide kadındı o..! "Allah görüyor!" Demişti. Son sözü bu olmuştu başörtüsüyle dalga geçenlere karşı... O, cihadında da davasında da yılmadı hiç bir zaman... Azimle çalışırdı derslerine hep. Hayali okumaktı... Şiir de yazardı ara sıra. En çok benim şiirlerimi okurdu küçük şiirim... Ve amcam şair diyerek övünürdü okulunda kimi zaman. Küçük bir şiirdi o. Toprağa gömdük anne... Anlamadılar onu. Kırdılar... Ne istediler ki başörtüsünden... Ne olacaktı ki sanki taksa. Ne istediniz benim Meryem'imden? Ne istediler benim yeğenimden anne? Kanadımızı kırdılar anne... Daha 12 yaşımda gömdüm seni, babamı toprağa... Tarih hiç utanmaz mı anne? 14 yaşında anne. 14 yaşında..! Toprak bunu nasıl kabul eder? Bir başörtüsü anne! Başörtüsü..! Küçük bir kız değildi benim yeğenim. Davasının peşinden giden mücâhide bir kadındı o..! Meryem'im... Ömer Altıntaş / Bir Bağımlı
Gece kitaplığı
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.