Gönderi

Bakunin fiziksel açıdan neredeyse tanınmayacak kadar yaşlanmış, irileşmişti. Yüz yirmi kiloyu aşmış, uzun boylu şişko bir devdi adeta. Dişlerinin hepsi dökülmüş, çok gür ve kıvırcık olan saçı sakalı, ihmal yüzünden olmalı, uzamış birbirine karışmıştı. Herzen onu Paris’te son gördüğünde otuz beş yaşında yakışıklı bir züppeydi; şimdi ondan geriye yalnızca parlayan gözleri ve karmakarışık gür kaşları kalmıştı. Ama zihnen hemen hiç değişmemişti. Kırk yaşların delişmen ateşi aynı şiddette içinde yanıyordu; asıl aykırı ve şaşırtıcı olansa, yirmi yıl önceki fikirlerini aynen korumasıydı. Sanki geçmişten gelen bir hayaletti; uzun bir uykudan uyanmış, uyuduğu zamanki noktadan hayata yeniden başlamaya çalışan, etrafındaki her şeyi şuurunu kaybettiği andaki haliyle bulmayı uman biriydi.
Sayfa 220
·
53 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.