Anıtsal yapıları gerçekleştirmek için bireyleri harekete geçiren şeyin, toplumsal bir güç mü, bir kabile reisi mi, Şamanlardan oluşan bir grup ya da belki profesyonelleşmiş din adamları mı, bir heyet, bir topluluk mu olduğunu hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz.
Burada açıkça görülen ise, işçilerin muhtaç oldukları gücü, inandıkları dini bir motivasyon kaynağından almış olabilecekleridir. Çünkü güçlü ev hayvanları ve öküz gibi koşum hayvanlarının çetin işlerde kullanılması için daha çok uzun zaman geçmesi gerekmekteydi.
Bu şaşılası işgücünü ortaya çıkaran insan eli ve gücünün hiç kuşkusuz, eskiye ait mühendislik becerisiyle ve teknik yardımla (aklımıza kaldıraç, tekerlek, kızak ve rampayı getirelim) daha da iyileştirilmiş olabileceği ortadadır. Bunun kuşkusuz birkaç günlük bir iş olmdadığı kesin; gerçekleştirilen çalışmaların, o dönem koşulları altında uzun bir zaman, yıllar ve belki de on yıllar gerektirmiş olabileceği açıkça belli olmakla birlikte, yine de bunu matematiksel olarak açıklayabilecek durumda değiliz.