“Demek biz insanlar, kan döküyor, yakıp yıkıyor ve ebedi barış ve mutluluğu ancak böyle yeryüzüne getirmeye uğraşıyoruz. Demek başka yolu yok bunun.”(Sayfa 14) Bir yanda kapitalist sistemin mağara hayatından insanları kurtarıp uygarlığa kavuşturduğu beyanı bir yanda da o insanların yaşadığı sefaletler. Çocuklar, kadınlar, erkekler kısacası herkes fabrikalarda saaatlerce tokluğuna çalışır ve emeğinin karşılığı olarak ücret alırken; sermayenin payına düşen kar olmaktadır. Sermayenin karına o insanların kanları bulanır. Paydos bitimine yakın yapılan iş kazalarının çoğunluğu insanların hayatına mal olmakta ve çocukları, eşleri açlıkla mücadele etmektedir. Jack London bu kitabında Ernest adındaki kahramanı üzerinden bunları gözler önüne serer. Hatta şu ifadeleriyle çok güzel ifade eder: “On sekizinci yüzyılın ikinci yarısında makine ve fabrika sisteminin gelişmesiyle çalışan büyük halk kitleleri topraklarından ayrıldılar. Eski çalışma sistemi çözüldü. Çalışan insanlar köylerinden sürülüp sanayi şehirlerine getirildiler. Analar ve çocuklar yeni makinelerin başına kondu. Aile hayatı yok oldu. Koşullar korkunçtu. Bu, kanlı bir öyküdür.” Çocuklar 12 saatlik vardiyalarda gece gündüz çalışıyorlardı, gün yüzü görmeden pamuk tarlalarında çalışıyorlardı sineklerin içinde. Onların kanının bulandığı kıyafetleri giymekse bu sistemin başındakilere düşüyordu. Ama sistem acımasızdı. Bencildi. Hep daha fazla kazanmak istiyordu. Daha az iş gücüyle daha çok ürün üretip daha çok kazanmak istiyordu. Bunu yaparken sistemin başındakiler sermayeyi koyuyordu; emekse üretimi yapıyordu. Sermayenin payına kar, emeğin payına ise ücret düşüyordu ve bu ücret işçilerin yaşamını sürdürmesine yetmediği gibi hayat diye bir şeyde kalmıyordu işçilere. İşte Jack London bu olanları kitabında Ernest adlı kahramanı üzerinden anlatmaktadır. Ernest kitapta sosyalizmi savunmaktadır( Ve Jack London’ın hayatını incelediğimizde onunda çok çalışıp başarıya ulaştığını ve sosyalizmi savunduğunu görürüz.) ve sosyalizmin kapitalist düzeni nasıl yeneceğini en ince ayrıntısına kadar anlatmaktadır. İşçilerin birlik olup kapitalizmi yeneceğini savunmaktadır ve adına devrim demektedir. Hatta bunu da şöyle ifade etmektedir: “Sosyalistler devrimcidir,” diyordu Ernest. “Bu devrimciler, toplumun mevcut düzenini yıkmak ve yerine geleceğin mutlu düzenini kurmak, insanlara mutluluk getirmek için mücadele ederler.” Size burada sunduğum örneklerden çok daha fazlasını Jack London o muhteşem diliyle muhteşem bir şekilde anlatmış. Mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Hatta bu insanların sefaletlerini Uçurum İnsanları kitabında da detaylıca anlatmıştır. İkisi birbirini tamamlayan kitaplardan bence. Onu da okumanızı öneririm. Kitapla kalın, sevgiyle kalın…

Demir ÖkçeJack London · İthaki Yayınları · 201714,7bin okunma

··

11 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Kader Aşcıoğlu