Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Unutulmuş Diyârlar-Forgotten Realms Etkinliği :))
Dostluk... Yukarı çıkışının ilk yarısında Drizzt karşı koydu. Tekmeliyor, dönüyor, mağara balıkçısının kendisini yukarı çekişini engellemek için boş bir çaba ile omuzlarını her çıkıntıya takıyordu. Ancak, boyun eğmeyi reddeden savaşçı içgüdülerine rağmen, en başından beri biliyordu ki, bu aralıksız sürüklenişi durdurmak için hiç şansı yoktu. Yarı yolda, tek omzu kanlar içinde, diğeri berelenmiş ve zemin neredeyse otuz ayak aşağıda kalmışken, Drizzt kendisini kaderine teslim etti. Eğer ipin ucunda bekleyen yengeç benzeri canavara karşı bir şans bulacaksa, bu yukarı çekilişinin son anında olacaktı. Şimdilik elinden gelen sadece izleyip beklemekti. Belki de ölüm, drowlar arasında, karanlık toplumlarının şeytani düzeninde kapana kısılmış halde süreceği yaşama o kadar da kötü bir alternatif değildi. Güçlü, kudretli ve yaşlandıkça bilgelik kazanmış Zaknafein bile, Menzoberranzan’daki varoluşuyla uyum içinde olamamıştı; Drizzt’in nasıl bir şansı olabilirdi ki? Drizzt kısa kendine acıma nöbetini atlattığında, yukarı yükselişinin açısı değişip, ona son çıkıntının ağzına geldiğini gösterdiğinde, içindeki savaşçı ruhu yeniden kontrolü ele geçirdi. O zaman karar verdi, mağara balıkçısı onu alabilirdi, ama yaratık yemini midesine indirmeden, Drizzt’in bir iki tekmesini gözünün üstüne yiyecekti. Hevesle bekleyen canavarın sekiz yengeç bacağının tıkırtısını duyabiliyordu. Drizzt daha önce bir mağara balıkçısı görmüştü, ancak o ve devriye ekibi yetişemeden, yaratık kaçıp gitmişti. O zaman Drizzt yaratığı savaşta hayal etmişti ve şimdi de edebiliyordu. Bacaklarının ikisi acımasız pençelerle, avını ağzına uyacak şekilde kırpan kıskaçlarla sonlanıyordu. Kafası çıkıntının üstüne yükselir yükselmez yaratığı görmek isteyen Drizzt, kendini yüzü duvara gelecek şekilde döndürdü. Heyecanlı tıkırtı daha da gürültülü bir hal almış, Drizzt’in yüreğinin gümbürtüsü yanı sıra yankılanıyordu. Sonunda çıkıntıya ulaştı. Drizzt yaratığın uzun, hortum gibi burnu ve birkaç santim gerideki ağzının sadece bir ya da iki ayak ötesinden baktı. Daha ayaklarını yere basamadan, onu yakalamak üzere kıskaçlar uzanmıştı bile; yaratığı tekmeleme şansı olmayacaktı. Bir kez daha, ölümün Menzoberranzan’daki yaşamına yeğ tutulur olduğunu umarak gözlerini kapadı. Tam o sırada, tanıdık bir homurtu onu düşüncelerine geri getirdi. Labirente benzeyen kaya çıkıntılarından süzülen Guenhwyvar, Drizzt’in son çıkıntıya ulaşmasından hemen önce, mağara balıkçı-sıyla Drizzt’in görüş alanına girdi. Bu an, kedi için ya kurtuluş, ya da ölüm anıydı, tıpkı Drizzt için olduğu gibi. Guenhwyvar buraya kadar Masoj’un doğrudan buyruğuyla gelmişti; görevini hiç düşünmeden ve dayanılmaz büyü ile uyum içindeki içgüdülerine dayanarak. Guenhwyvar o buyruğa, varoluşunun ta kendisi olan o esasa karşı duramazdı... şimdiye dek. Panterin önündeki manzara; Drizzt’in ölüme sadece saniyeler kadar uzak olması, Guenhwyvar’a kendisinin bile bilmediği ve büyülü heykelciğin yaratıcısının hiç ummadığı bir güç getirdi. O dehşet anı, Guenhwyvar’a büyünün sınırları ötesinde bir yaşam verdi. Drizzt gözlerini açtığında, dövüş iyice kızışmıştı. Guenhwyvar mağara balıkçısı’nın tepesine sıçradı, ancak neredeyse düşüyordu, çünkü canavarın geri kalan altı bacağı, Drizzt’i uzun tele sımsıkı yapıştıran aynı yapışkan madde ile, taşa mıhlanmıştı. Kedi yılmadan pençeleyip ısırıyor, çılgıncasına, yaratığın zırh gibi kabuğunda bir açıklık bulmaya çabalıyordu. Canavar şaşırtıcı bir çeviklikle tepesinde döndürdüğü kıskaçla-rıyla karşılık verdi ve Guenhwyvar’ın ön ayaklarından birini yakaladı. Drizzt artık yukarı çekilmiyordu, canavarın ilgilenecek başka işleri vardı. Kıskaçlar Guenhwyvar’ın yumuşak etini kesmişti, ancak kedinin kanı, mağara balıkçısı’nın sırtını lekeleyen tek koyu renkli sıvı değildi. Kudretli kedi pençeleri kabuktan zırhın bir bölümünü yırttı ve iri dişler kabuğun altına daldı. Mağara balıkçısının kanı taşa yayıldığında, bacakları kaymaya başladı. Canavarın kanı ile karıştığında, yengeç bacakları altındaki yapışkan maddenin çözünmeye başlamasını izleyen Drizzt, aynı kandan bir sızıntının kendisini tutan tele doğru aktığında neler olabileceğini anladı. Eğer fırsat doğarsa, hızlı vurmalı, Guenhwyvar’a yardım etmeye hazır olmalıydı. Balıkçı yana doğru sendeleyip, Guenhwyvar’ı yere yuvarladı ve Drizzt’in sağa sola çarparak dönmesine neden oldu. Kan hala bir çizgi boyunca sızmaya devam ediyordu ve Drizzt, sıvı temas ettikçe, yukarıdaki elini tutan telin gevşediğini hissediyordu. Guenhwyvar yeniden ayakta, balıkçıyla yüzyüzeydi ve bekleyen kıskaçları atlatıp geçebileceği bir saldırı güzergahı arıyordu. Drizzt’in eli serbest kalmıştı. Bir pala kaptı ve tam ileri bir hamle yaparak, ucunu balıkçının gövdesinin yan tarafına gömdü. Canavar sendeleyince, sarsıntı ve sürekli akan kan Drizzt’i telden tamamen kurtardı. Drow, düşmeden önce bir tutamak bulacak kadar çevikti, ancak palası yere kadar yuvarlanmıştı. Drizzt dikkatini dağıtınca, balıkçının savunması bir an için açıldı ve Guenhwyvar tereddüt etmedi. Kedi, düşmanına atıldı ve dişleri daha önceden parçaladığı aynı etli bölgeyi bularak, derinin altında daha da aşağılara inip organları parçalarken, Guenhwyvar’ın tırmalayan pençeleri kıskaçları köşeye sıkıştırdı. Drizzt dövüş alanına geri tırmandığında, mağara balıkçısı, ölüm sancılarıyla titriyordu. Drizzt kendini yukarı çekti ve dostunun yanına koştu. Guenhwyvar adım adım geriliyordu. Kulaklarını düzleştirmişti ve dişlerini gösteriyordu. İlk önce, Drizzt, bir yaranın verdiği acının kediyi körleştirdiğini sandı, ama çabucak bir inceleme bu varsayımı çürüttü. Guenhwyvar sadece bir tek yara almıştı ve bu da önemli bir şey değildi. Drizzt kediyi daha berbat yaralarla görmüştü. Dehşet anının ardından, Masoj’un buyruğunun ardı arkası kesilmez darbeleri yüreğini döverken, Guenhwyvar gerilemeye ve hırlamaya devam etti. Kedi dürtülerle savaşıyor, Drizzt’i bir av olarak değil, bir dost olarak görmeye çalışıyordu, ama dürtüler... “Sorun nedir, dostum?” diye yumuşak bir sesle sordu Drizzt, geri kalan kılıcını savunma amacıyla çekme dürtüsüne direnerek. Bir dizi üstüne çöktü. “Beni tanımıyor musun? Birlikte ne çok savaştık!” Guenhwyvar iyice yere çöktü ve arka bacakları üzerine yüklenerek atılmaya hazırlandı. Drizzt silahını hala çekmemiş, kediyi tehdit edecek hiçbir şey yapmamıştı. Guenhwyvar’ın onu algıladığı gibi olduğuna, panterin Drizzt’in inandığı herşey olduğuna güvenmek zorundaydı. Şimdi bu tanımadığı tepkileri yöneten ne olabilirdi? Guenhwyvar’ı bu geç saatte buraya getiren neydi? Drizzt, Saygıdeğer Malice’in Do’Urden Evi’ni terk etmemekle ilgili uyarılarını anımsadığında, yanıtlarını da bulmuş oldu. “Masoj seni beni öldürmen için gönderdi!” dedi dobra dobra. Tonlaması kedinin aklını karıştırmış ve onu bir parça rahatlatmıştı. Henüz atılmaya hazır değildi.“Beni kurtardın, Guenhwyvar. Buyruğa direndin!” Guenhwyvar’ın homurtusu buna karşı çıktı. “Mağara balıkçısına işi senin adına bitirmesine izin verebilirdin,” diye cevabı yapıştırdı Drizzt, “ama yapmadın!Canavara saldırıp, yaşamımı kurtardın! Dürtülerle savaş, Guenhwyvar! Dostun olduğumu anımsa, Masoj Hun’ett’in olup olabileceğinden çok daha iyi bir dost!” Henüz çözemediği bir çekime yakalanmış olan Guenhwyvar bir adım daha geriledi. Drizzt kedinin kulaklarının kafası üstüne kalktığını gördü ve müsabakayı kazanmakta olduğunu anladı. “Masoj sahibin olduğunu iddia ediyor,” diye sürdürdü, kedinin, Drizzt’in anlayamadığı bir zekayla, sözcüklerin anlamını kavradığından emin bir şekilde.“Ben dostun olduğumu iddia ediyorum. Ben dostunum, Guenhwyvar ve sana karşı savaşmayacağım.” Öne doğru ilerledi ve kollarını tehdide yer vermeyecek şekilde iki yana uzatıp, suratını ve göğsünü açtı. “Kendi yaşamım pahasına bile!” Guenhwyvar saldırmadı. Duygular; Drizzt’i mağara balıkçısının ağında ilk kez gördüğünde, Guenhwyvar’ı harekete geçiren aynı duygular, kediyi bütün büyülerden daha güçlü etkiledi. Guenhwyvar şahlanıp atıldı ve Drizzt’e çarparak onu sırtının üzerine yıktıktan sonra, genç drowu oyuncu tokatlar ve sahte ısırıklar seline boğdu. İki dost bir kez daha kazanmışlardı; bugün iki düşmanı altetmişlerdi. Ancak, Drizzt tüm olan biteni, değerlendirmek için bu selamlamaya ara verdiğinde, zaferlerden birinin henüz tamamlanmadığının farkına vardı. Guenhwyvar şimdi ruhen onundu, ama hala başkasının, onu hak etmeyen, kediyi Drizzt’in daha fazla şahit olamayacağı bir yaşama tutsak eden birinin mülkiyetindeydi. O gece Drizzt Do’Urden’i Menzoberranzan’ın dışına kadar izleyen sorunların hiç biri kalmamıştı. Yaşamında ilk kez olarak, izlemesi gereken yolu, kendi özgürlüğüne giden yolu gördü. Zaknafein’ın uyarılarını ve üzerinde kafa patlatıp çözüme ulaş-tıramadığı aynı olanaksız alternatifleri anımsadı. Gerçekten de, bir drow elfi nereye gidebilirdi? "Bir yalanın içinde tutsak olmak daha berbat," diye fısıldadı dalgın dalgın. Bir kez daha Drizzt’in sözlerinin büyük önem taşıdığını sezen panter başını yana eğdi. Drizzt panterin meraklı bakışına aniden ciddileşen bir bakışla karşılık verdi. “Beni sahibine götür,” dedi, “sözde sahibine.”
Sayfa 286 - ARKA BAHÇE YAYINCILIK
·
40 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.