Kitaptan alıntıdır.
Empati hepimizin sahip olduğu ve en karmaşık koşullarda bile ortaya çıkabilen bir şeydir. Ancak yaşama duyulan nefreti ortadan kaldırmak zordur. Önünü kestiğimizde başka bir biçim altında geri döner ve onun nefret olduğunu hemen anlamak çoğunlukla mümkün olmaz. Kendimizi bu nefretten koruma beceriksizliğinin temelinde zorbalarımızla özdeşleşme yatar ki bu herkeste farklı yer eden bir özdeşleşmedir. Bizi korkudan ve terörden kurtarmasını beklediğimiz ve bizi suçluyu idealleştirmeye zorlayan otoriteye duyulan özlem, sevgiye duyulan özlemi engeller. Aslında gerçeği ilksel olarak fark ettiğimiz için kendimizi suçlu hissederiz, aynı zamanda da başkalarını, kendi kurban durumunda oluşumuz için cezalandırmak üzere kurban durumuna sokarak bu suçu sürekli inkâr ederiz.
Görevimiz içimizdeki çocukla ilgili anıları canlandırmak ve duygudaşlığımızın meşruluğunda ısrar ederek kendimizi çocuklarımıza adamaktır.
Şiddete ve şiddetin ideolojik olarak haklı çıkartılmasına karşı direnmeliyiz.
Çocukluğumuzdan beri zorlandığımız otantik duygularımızdan vazgeçme durumuna karşı mücadele edemezsek insanlığın yenilgiye uğraması ve gerçek kimliğimizi yitirmemiz tehlikesi söz konusu olur. Doğarken insanlığı içimizde taşımaktayızdır. Ama buradan gelişen çoğunlukla sadece, insanlığın sesini taklit etmekle birlikte insanın yüreğine ihanet etmiş olan sahte bir görüntü olur. Sonra da İngiliz şair Edward Young'un daha 18. yüzyılda söylemiş olduğu şey gerçekleşir
Orijinal olarak doğar, ama kopya olarak ölürüz...