Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

136 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Merhaba iyi akşamlar herkese. Kitap hakkında yorum yapmadan önce yaşadığım coğrafyadan bana kalanlardan bahsetmek istiyorum. Okurken “bize ne?” diyebilirsiniz, buna saygı da duyarım. Fakat benim bunu anlatmam gerek. Çünkü yaşadıklarım tamamen bize, biz doğarken, üzerimizden çıkartamayacağımız bir elbise olarak verilen ve azınlık sayılan “Kimlik” ile gerçekleşti. Kürt bir ailenin Kürt kızı olarak hayata geldim. Büyük dedem müslümanlar, erkeklerini katlettiğinde kendileri kaçmayı başarıp köyümüze sığınan Süryani dört kız kardeşten en büyükleri olan Nisan ile evlendi. Peki Nisan inancını yerine getirmeye devam mı etti? Elbette hayır. İsmi gibi inancı da değişti... Kısacası üç nesil önce Süryani ve Müslüman Kürt karışımı olarak oluşan yeni nesil ile devam eden bizler; köpeğin haram sayıldığı, yakın derece akraba olmayan erkeklerden abdestin bozulduğu Şafi Mezhepli Müslüman Kürt kimliği ile yolumuza devam ediyoruz. Evimizde Kürtçe konuşup, Kürt gibi yaşıyoruz. Teknolojinin gelişmemiş olduğu 90’lı yıllarda okula başladığımda tıpkı diğer bölge çocukları gibi tek kelime Türkçe bilmezdim. Çalıştım,çabaladım, girdiğim her sınavdan geçer not aldım ve henüz reşit olmama iki yıl varken üniversiteyi kazandım. Kürt kimliğimle 90’lı yılları bildiğim halde kendimce asla uçlarda yaşamayacağım diyecek kadar da bilinçli olduğumu düşünüyordum. Ta ki üniversiteye gidene kadar. Sınıfta tanışma esnasında bana adım ve yaşadığım şehirden sonra sorulan ilk soru “oy verdiğin parti hangisi, ona göre senle muhattap olacağız?” oldu. Yurt odasında; 16 yıl boyunca ailemle iletişim dilim olan ana dilimin konuşulması yasak olmuştu. “Sen kesin Kürt değilsindir, kara kaşlı, kara gözlü, kıllı değilsin, senin kafatasını ölçeceğiz.” deyip ciddi ciddi kafatasımdan saçma sapan çıkarımlarda bulunan insanlara maruz kaldım. Bunları yaşadıkça uçlara doğru kaydığımı fark ettim.Yıllar geçtikçe özünü unutmadan, bunları aşıp, daha evrensel bakmaya karar verdikçe bu sefer de içinde olduğum karşı taraftan “hain”, “aslını unuttu”, “dönek” damgaları yemeye başladım. Ve bunca yaşananlara rağmen ben kulağımı iki tarafa kapatmayı başardım. En temelde ben ‘insan’ım. Bundan fazlası bende sadece kaosa ve mutsuzluğa neden oldu ve olacak. Bunları yazdığıma göre şimdi kitap hakkında konuşabilirim. Kendisi de benim gibi ülkesinde azınlık sayılan bir kimliğe sahip olan Amin Maalouf’un kendi kimliğinden yola çıkarak yeryüzünde bize aitlik kazandıran “kimlik” kavramını tarafsız ve eleştirel bakış açısıyla biz okuyuculara aktarıyor. Kitap dört bölümden oluşmaktadır. “Kimliğim, Aidiyetlerim” adlı ilk bölümde; Lübnanlı Hırıstiyan Arap olan ve 26 yaşındayken ülkesinden Fransa’ya gitmek zorunda kalan Amin Maalouf kendi üzerinden kimlik kavramını sorguluyor bu kimlikler yüzünden yaşanılan çatışmaları bu çatışmaların dünya üzerinde nasıl farklılıklar gösterdiğini aktarıyor. “Modernlik Ötekinden Gelince” adlı ikinci bölümde; kişilerin dinsel aidiyetler sayesinde içinde bulundukları dinler doğrultusunda öteki dinlerin sorgulanmasının çelişkilerini anlatıyor. Maalouf’a göre Hırıstiyanlık Kiliseye, Hıristiyanlığa rağmen şu an evrimini olumlu yönde tamamlamış olabilir fakat bu şu an kanla beslenen İslamiyet’in kötü din olduğunu göstermez. Geçmişte İslamiyet hoşgörü ile devam eden bir din iken Hıristiyanlık da tam tersi Ortaçağ Avrupa’sında kanla besleniyormuş. Burada yazar bizlere “İyi ve kötü olan dinler değildir, insanlardır.” demek istemektedir. “Gezegensel Kabileler” adlı üçüncü bölümde; dünya üzerindeki insanların gelişen teknoloji, değişen koşullar sayesinde zamanla ortak bilgiye, ortak görünüşlere, ortak olan bir çok şeye sahip olduklarını bu sebepten evrenselliğin daha çok yaygın olması gerektiğine vurgu yapıyor. “Panteri Evcilleştirmek” adlı son bölümde de Nazilerden yola çıkarak demokrasinin vermiş olduğu hakla çoğunluğun seçmiş olduklarının adaleti,barışı, huzuru, refahı getirmediğine vurgu yapmıştır. Demokratik ortamda seçilenlerin; din, dil, ırk, çocuk, genç, yaşlı, erkek, kadın, erkek ayırmadan herkesi ortak payda olan insan’da toplaması gerektiğini dile getirerek denemesini bitiriyor. Son olarak Sevgili Nazım Hikmet’ten anlamlı güzel bir cümle ile bitirmek istiyorum yazımı. “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim...” Herkese iyi okumalar diliyorum.
Ölümcül Kimlikler
Ölümcül KimliklerAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 20197,7bin okunma
··
1 artı 1'leme
·
580 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
HBayram okurunun profil resmi
Ben şuan Cizre'de görevim için bulunuyorum. Bu kitabı hayatımın bu döneminde okumak benim çok güzel bir şansım. 3 yıldır buradayım ve ülkemiz gerçekleri Kürt-Türk meselelerinde buraya bir üniversite mezunu olarak gelmeme rağmen ne kadar cahil kaldığımı gördüm. Medya, aile içi ortamlarımız, cahil akıllar sebebiyle doğup büyüdüğüm Ankara'dan Cizre çok kapalı, karanlık ve bilinmezlikler bölgesiydi benim için. Ne çok yanlış bilgi, ne çok yanlış inanış varmış şaşkınlıkla gördüm yaşadıkça. Bu kitapta rastladığım çoğu kısma mütemadiyen katılıp 'evet bende bunu kastediyordum' diyorum. Çok kısaca ve asla kestirip atamayacağımız ülkemizin bu sorunu aslında bir sorun değil, cahil insanların 2 kardeş halk arasındaki tarihi geçmişi yok sayıp, dinen benzerlikleri hiçe sayıp aramıza soktukları fitneden başka bişey değil! Öyle olmasa ben 3 yıldır Cizrede huzur ve güven içinde nasıl yaşıyayım ailemle birlikte? Annemler Ankara'dan daha çok neden Cizre'yi sevdi. Bilmediğiniz bölgeler, yöreler hakkında araştırmadan, cahillikle söylemlerde bulunmayın yeter artık! Cizre'den gitsem bile bura benim için hep aynı güzellik ve samimiyet içinde kalacak!
Kaan okurunun profil resmi
Güzel bir incelemeden daha fazlası 👍👍
Ruken Al okurunun profil resmi
Ya teşekkür ederim 🙈
Ruken Al okurunun profil resmi
Ahaha buna benzer yaşanmışlıklar 🙈
Ruken Al okurunun profil resmi
Sanırım dünyalı değilmişim:) uzaylıymışım
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.