Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

240 syf.
10/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Bu eser boğulmaktan korktuğunuz denizdir,tahmininizden derindir.
Bu esere (eser diyorum çünkü her kitap eser değildir ama bu kitap bir eserdir) eserin yazarı olan Senai Demirci ile ilgili iki çift laf ederek başlamak istiyorum. Kendisi tıp doktoru-televizyoncu radyocu şair ve yazar. Birçok deneme ve öykü kitabı olmasına rağmen Öldüğüm Gün yazarın muazzam bir edebiyat, felsefe,aşk,din, ilim, bilim ve kurgu harmanlayarak ortaya çıkardığı bir sentezdir.İlk romanıdır. İddia ediyorum bu eseri ünlü bir yazar yazmış olsaydı uluslararası bestseller olurdu. İddiamı daha iddialı kılıp diyorum ki bu eseri Dostoyevski,Balzac,Zweig Tolstoy, Victor Hugo yazmış olsaydı dünya klasiği olurdu.Yaşam ve ölümü mantıklı ve lezzetli bir kurguyla anlattığı bu eser,nasıl ki her Vanlı otlu peyniri tatmışsa,yaşamı ve ölümü tadacak her canlı olan tüm dünya insanları da bu eseri bir istiridye kabuğunun içindeki inci gibi keşfedip bulmasını çok isterdim. Tavsiye üzerine birşeyler yapmak çetrefilli bir iştir farkındayım. Konu kitap sinema ve müzik olunca da bu çetrefil daha da salkım saçak haline gelir onun da farkındayım. Ancak yaşam ve ölümü; varoluşçuların ve çağdaş filozofların en ciddi itirazı olan "dünyada beni var ederken neden bana sormamış Tanrı" düşüncelerini naif ve hoşgörülü bir felsefe ile cevaplayıp çağdaş filozofları kendi inanç ve değerlerinin felsefesi ile yani kendi silahlarından çıkan bir mermi ile cevaplayan bu roman her göze, her yüreğe değsin diye samimi olarak söylüyorum ki her sayfasının gönüllü olarak hamallığını yapabilirdim.70 ülkede 70 dilde yayınlandı deseler az olmuş diyecekken sitede 100 kişinin okuduğunu görünce üzüldüm :) 100'üncü kişinin ben olduğunu görünce de hayra yordum. İmran İçen kardeşimin 2.tavsiyesi olarak okuduğum bu eser İlk tavsiyesi gibi (Antep Canavarı-Abdullah Dayı) muhteşem bir tat bıraktı dimağımda. Kendisine teşekkür ediyorum. Yüzyüze ettim birkere de burdan ediyorum. :) Kitabın gizli saklı bilinmez kalmasının nedeni yazar mı yayınevi mi bilmiyorum ama PR,reklam ve pazarlama konusunda başarılı olup bizi katarakt eden içi boş kof sayfalar ömrümüzü yiyen o kıçı kırık ama tanınmış kitapların yanında bu eserin bilinmemezliği canımı sıkıyor.Madem böyle bir eser çıkardın ortaya madem beynimden başlayarak her yerimden vurdun beni, kovalasana be Senai Hocam? Ölüye hizmet eden esnafların (kefenci,mezarcı,mezar kazıcı,pamukçu) reklam kaygısı olmaz bu yüzden hiçbiri reklam vermez çünkü işleri her zaman iyidir diyorsun anlıyorum bunu ama yaşam ve ölümü bu kadar güzel anlattığın eserin reklamını yapmamanı acemiliğine bağlıyorum.Ya da gerçekden tok gözlü olmana. Eser 3 ana karakter olan Yazar-Yaşar-Rüya ve bu karakterlerin ara karakterlerinden oluşuyor.Bölüm bölüm oluşan eserde Sıralama ikişer, üçer sayfada bir yazar-yaşar-rüya olarak akıyor.Yazarda başlayıp yazarda bitiyor.Senai Demirci Yazar karakterinin "kendi tabutunu taşıyan adam" kitabının ana karakteri Yaşar ile okuyucuya her Yaşar bölümünde sayfalarla adeta tokat atıyor.Öldüğü günü yazan benim,okuyan her okuyucu yaşadığına göre Yaşar sensin mesajı veriyor.Ancak Yaşar'ın da kendi yazarına bir kaç okkalı cevabı oluyor.Eser içinde kısa kısa anlatılan Kral ile Kahin,Şariya ile Mitra,Peygamber Çizgisi ve Mardin'de bulunan Kasimiye Medresesinin havuzu ve havuzun şifresi hikayeleri çok etkileyici.Kitap baştan sona içinizdeki boşluklar ne ise bir bir bulup dolduruyor.Zaman zaman doldurduğu yetmeyip taşırıyor.Okuyana haddinden fazla şey kattığı su götürmez bir gerçek. Bence kitabın kapağı bile doğru okunup doğru anlaşıldığında kitabın bir eser olduğunu bağırıyor.Nedir bu simge ve bu renk? Yeni doğan bir bebeğin ayak izi bir boyaya batırılıp doğum karnesine mühür gibi bastırılır.Kendimden olmasa da çocuğumdan biliyorum bu uygulamayı.Sonra yaşamdan ölüme giden o uzun bazen de kısa yolda yürürüz o ayaklarla.Ve kaçınılmaz son vuku bulup öldüğümüzde ise morgun rafından bir tuzluk gibi çekilip alınır soğuk bedenimiz. Etiketimiz ayak parmaklarımızda asılı kalır ölüm karnemizde.Renk peki? Yeşil renk.Tabiattaki yaşamı simgeleyen o yeşil renk. Allah'ın en sevgili kulunun, habibinin en sevdiği renk yeşil renk. Ve paketlenip koyulduğumuz tabutun üzerindeki örtünün rengi o yeşil renk. Kapağı bu kadar anlam taşıyorsa içini varın siz hesap edin.Ölümün olduğu yerde daha ciddi ne olabilir düşüncesiyle ve gerçek anlamda tat almak için konsantre olunarak okunması gereken bir eser.Özellikle edebiyat ve felsefe severler için çok çok iyi.Ben ezelden beri özenle kurulmuş edebi ve felsefi sentezi cümlelere tavım diyorsanız mutlaka okuyun.Yaşam ve ölüm değil sadece. Ölümün bir son olmadığını,bütün dini terimlerden sıyrılarak keyifle anlamak için tavsiye ediyorum.Umarım bu kitap kadar alıntı paylaşabileceğim başka bir kitapla daha buluşabilirim.Elimde olsa alıntı değil komple kitabı yayınlamak isterdim :) pdf adresini aşağıda paylaşmaktan büyük mutluluk duyuyorum.İyi okumalar. He,son olarak. Ölüm de bir tecrübedir,yalnızca ölülerin bildiği. Kitabı okuduktan sonra derviş moduna geçiyorsunuz.Benim ismim derviş olmak için müsait değil,bu modda ne kadar kalırım bilemiyorum ama birkaç gün başka bir kitaba başlamayacağım.Allah'a emanet olun ölümlü arkadaşlarım. ekitapulkesi.net/2017/05/senai-d...
Öldüğüm Gün
Öldüğüm GünSenai Demirci · Timaş Yayınları · 2012348 okunma
··
393 görüntüleme
imran içen okurunun profil resmi
Kitabı beğendiğine Sevindim Yazdığın incelemeye hayran kaldım. kardeşim Nice Güzel okumalarda buluşmak dileğiyle Selam ve dua ile...
Çağlayan ASLAN okurunun profil resmi
Eksik olma kardeşim sağ ol :) sen tavsiye etmesen,okuyamasam feyz alıp yazamazdım.Eyvallah.
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Büşra Çin okurunun profil resmi
Kitabı ilk bitirdiğim vakit ölümden korkmamakla birlikte ölümü çok çok merak eder olmuştum. Hissiyatı uzun sürmedi, şimdi de Emre Dorman'ın ölüm ile ilgili bir kitabı var onu okuyacağım inşallah..
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.