Gönderi

Bilmek mi yoksa inanmak mı
İnsanlığın kaderi tanrıyla buluşmaktan geçiyor. Bakın Müslümanların kutsal kitabı Kur'an'da Hacc suresinde şöyle bir pasaj geçer: 'Rabbin yanında bir gün, sizin sayıp hesapladığınız bin yıl gibidir.’ Bu cümleye bir bilim adamı gözüyle bakın. Uzay zaman kuramı üzerinden, ışık yılı hesabıyla Rabbin katı, yani tanrının nerede olduğunu bulabileceğiniz bir ipucu barındırır bu tanım. Şu anki teknolojiyle başka galaksilerde geçen bir günün dünyamızda çok daha kısa ya da uzun bir zaman dilimine denk gelebileceğini biliyoruz. Yani zamanın uzay boşluğundaki değişkenliğine vakıfız. Sonuçta tanrı, elçisi aracıyla gönderdiği bir kelamın içerisinde uzayda bir yerlerde olduğunu açıkça ifade ediyor. Eğer insanlık, uzaydaki araştırmalarında, dünyada geçen bin yılın, kendi zaman diliminde bir güne tekabül ettiği bir gezegen bulursa tanrıyı orada aramak için geçerli bir sebebimiz olmaz mı? Üstelik bu kelamın geçtiği surenin adı son derece manidardır: 'Hacc' yani 'ziyaret'. Tanrı incelikli bakabilecek gözlere onu nasıl ziyaret edebileceğimizi zaten iletmiş. Bize düşen tanrı ile buluşmak. Bilmek isteyen gerekli teknolojiyi sağlayıp yerini bulabilir. Oraya kestirmeden gitmek isteyenler için ise son derece kısa bir yol var: Inanmak.
Sayfa 328Kitabı okudu
··
1 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.