Yıl 1876.Padişah Abdülaziz.Dediği dedik çaldığı düdük,dikbaşlı,aykırı 17 yaşındaki kızımız ,karnında gayrimeşru çocuğu,yanında kalfası ile annesi ve kız kardeşleri tarafından BüyükAda’ya gönderilir.Adanın güzellikleri ,taaaaaa içinize çekeceğiniz deniz kokusu,acı,aşk,hürriyet sevdası,dedikodu baskı...Neler neler yaşanır bu küçücük mekânda?Aslında romana konu olan herkesin kırdığı bir ceviz vardır fakat insanlar bizim günah keçimizin ayıbını saçıp dökmek için adeta sıraya girmiştir.”Kadınları kafese kilitleyip ifrite dönüşen erkekler”in dünyasında yaşamak sanıldığı kadar kolay değildir.
Aşkını,kinini ve umudunu heybesinde taşıyan Bedriye Kalfa bana göre eserin en başarılı karakteridir.
Güzeller güzeli kızımızın akıbetini mi soruyorsunuz?Onu hiç anlatmayayım.İstediği bir tutam sevgiyi bulabildi mi okuyup görün isterim.
“Gözyaşlarının kökleri gülümsemenin köklerinden daha derindedir.” CIORAN