Sözde aydınların hep iddia ettikleri ama hiçbir zaman başaramadıkları objektifliklerini yüzlerine çarpan bir eser. Eserde yerlilerin gözünden çağdaş diye adlandırılan dünyaya ayak uydurmuş insanların yaşantısının değerlendirildiğini görmekteyiz. Biz yaşantımızı ve kültürümüzü ne kadar eleştirdiğimizi düşünsek de aslında sadece işimize gelmeyen, sevmediğimiz şeyleri eleştiriyoruz. Eserdeki yerlinin dediği gibi ayağımızı topraktan kesmek için kapatıyoruz, hava gayet hoş olsa bile vücudumuzu kapatmak için kat kat giyiyoruz ve ruhumuzu daraltıyoruz, taştan kutularda oturuyoruz, demir bir madene tapıyoruz. Dahası da tanrı diye bir şey ve onun sözleri olduğunu iddia ettiğimiz bir şeyi kullanarak insanları sömürüyoruz. Burada "papalagi" hristiyan misyonerler, batılılar için kullanılsa da öyle hemen hristiyan dünyasını günah keçisi yapmayın, müslüman dünyası da diğer dinler de aynı şekildedir. Din, tanrı, kutsal kitap takas edilecek birilerini kandırmak için, sömürmek için kullanılacak bir nesnedir. Yerlilere gelip incili verirler ve tüm yeraltı ve yerüstü zenginliklerini sömürüler. Yerlilerin dediği gibi "papalaginin yaptığı ilk şey, tanrının ona emrettiği ilk şey gelip bizim savaş borularımızı, zenginliklerimizi vs. almak oldu" O papalagi ( hristiyan,müslüman, musevi hepsi ama genelde semitik geleneğe dayalı dinler) gerçekten de göğü delmiştir çünkü tanrı ile konuşur, ondan aldığı fikirler doğrultusunda saf bir insan topluluğu belirler ve onları sömürür. Dinde zorlama yoktur diyenler asırlardır dünyada en çok kanı akıtan insanlardır çünkü dinlerine katacakları her bir birey sömürülecek yüzlerce bireydir. Bakınız çeşitli dinlerin hac uygulamaları, turistik ziyaretler vs. Kitapta sadece hristiyanlık ve incilden bahsediliyor diye hristiyan dünyası taşa tutulmuş, "okuduğunu sanan" kişiler tarafından.

Göğü Delen AdamErich Scheurmann · Ayrıntı Yayınları · 202013,9bin okunma

··

14 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Folklorist