Gönderi

•KUR'AN SÜRELERİ OKUMA ETKİNLİĞİ / YÛSUF SÜRESİ•
Mushaftaki sıralamada 12., nuzul sırasına göre 53. sûredir. Hûd sûresinden sonra, Hicr sûresinden önce Mekke’de nâzil olmuştur.  Mekke döneminde inmiştir. 111 âyettir. 
··
1 görüntüleme
Mutâlî’ okurunun profil resmi
Sûreyi Takdim Yûsuf Sûresi, peygamberlerin kıssalarını anlatan Mekkî sûrelerden biridir. Bu sûre , Allah'ın peygamberi Yusuf b. Yakub'un kıssasından karşılaştığı çeşitli belâlar, kardeşlerinden ve Mısır azizinin evinde, hapis­hanede ve kadınların kurduğu tuzakta diğerlerinden gördüğü sıkıntı ve zor­luklardan bahseder. Sonunda Yüce Allah'ın, Hz. Yusuf (a.s.)'u bu sıkıntılar­dan kurtarmasını anlatır. Bu mübarek sûre, lafızları, ifadesi, konuyu sunuş şekli, faydalı güzel kıssası itibariyle eşsiz bir üslûba sahiptir. Kanın damarlarda aktığı gibi ruhlarda akar; inceliği ve akıcılığı sebebiyle, ruhun bedende dolaştığı gibi kalpte dolaşır. Bu sûre her ne kadar, çoğunlukla uyarı ve tehdit damgası taşıyan Mekkî sûrelerden ise de, bu sahada onlardan ayrı bir özellik göste­rir. Güzel, faydalı, akıcı ve ince bir üslûp içerisinde taptaze olarak gel­miştir. Ünsiyet, merhamet, şefkat ve sevgi havası taşımaktadır.
S e n a okurunun profil resmi
Yûsuf süresi 2. Ayet. اِنَّٓا اَنْزَلْنَاهُ قُرْءٰناً عَرَبِياًّ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ Meal (Kur'an Yolu) ﴾2﴿ Anlayabilesiniz diye biz onu Arapça bir Kur’an olarak indirdik. Tefsir (Kur'an Yolu) Bütün insanlık için gönderilmiş olan Kur’an’ın Arabistan’da ve Arapça olarak indirilmesinin coğrafî, sosyolojik, psikolojik ve dil ile ilgili sebepleri vardır. Her şeyden önce Arap yarımadası eski dünyayı meydana getiren, bugün de insanlığın büyük bir bölümünü barındıran Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının birbirine en çok yaklaştığı merkezî bir yerde ve dünya ticaret yollarının kesiştiği bir noktada bulunmaktadır. Kur’an’ın nâzil olduğu zamanda bu bölge komşu illerde yer alan siyasîgüçlerin iktisadî ve siyasî menfaatlerini doğrudan ilgilendiren bir konumdaydı. Bu siyasî güçlerin aksiyon ve reaksiyonlarının toplandığı bir merkezde yer alan Arap toplumu bu kıtalarda yaşayan insanları ve bunların yaşayışlarını tanıma imkânına sahipti. Arap toplumu çölde yaşadığı için, müreffeh bir hayat tarzından uzaktı. Tehlikeli işlere atılma ve değerlerin müdafaasında sabırla direnme gibi vasıflara sahip bulunuyordu. Asırlar boyunca dillerinin safiyetini korudukları gibi belirtilen nitelik ve enerjilerini de muhafaza etmişlerdi. Kabileler arasında uzun süre devam etmiş olan iç savaşlar, onlara atılganlık vb. meziyetler kazandırmıştı. Ayrıca ticaretle uğraşan bir toplum olmaları sebebiyle hareket kabiliyetine ve uzun süreli seyahatlere katlanma gibi hususiyetlere sahip bulunuyorlardı. Bu sayede Araplar ticaret yaptıkları ülkelerin örf ve âdetlerini, hususiyetlerini, kanunlarını öğrenmişlerdi; kısaca İslâm’ı buralara ulaştırmak için gereken tecrübeye sahip bulunuyorlardı. Kur’an’ın Arapça olarak indirilmesinin temel sebebi, son peygamberin Araplar arasından seçilmiş olmasıdır. Yüce Allah her peygambere kendi kavminin diliyle hitap etmiş, vahyini onların diliyle göndermiştir ki peygamber Allah’ın emir ve yasaklarını kavmine rahatça anlatsın (İbrâhim 14/4). Şüphe yok ki Kur’an’ın Arap dili ile indirilmiş olması onun sadece Araplar’a indirildiğini ifade etmez. Nitekim bazı âyetler, onun bütün insanlığa hitap ettiğini, dolayısıyla evrensel bir kitap olduğunu göstermektedir (Bakara 2/185; Âl-i İmrân 3/138; Sebe’ 34/28; ayrıca bk. Ra‘d 13/37). Son peygamberin Araplar arasından seçilmesinin doğal bir sonucu olarak önce onlar ıslah ve irşad edilecek, sonra da onların aracılık ve örnekliğinde diğer kavimler İslâm iman ve ahlâkına gireceklerdi. Ayrıca Kur’an yalnız Araplar’ın kutsal kitabı olmadığından Arapça bilmeyenlerin de onu anlayabilmeleri ve böylece İslâm’ı birinci kaynağından öğrenme imkânını elde etmeleri için Kur’an’ın başka dillere çevrilmesi zorunludur. Ancak bu çeviriler insan çabasının ürünleri, dolayısıyla az veya çok kusurlu olup Kur’an’ın orijinal metni yerine konamaz. (bilgi için bk. Zümer 39/28). Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 211-212
S e n a okurunun profil resmi
Gerek nefisten gerekse şeytandan kaynaklanan, aşkın kaynağı olmayan karmakarışık rüyalara “ahlâm” veya “edgasu ahlâm” denmektedir (bk. Yûsuf 12/44; Elmalılı, IV, 2865)
Hatice Filiz okurunun profil resmi
39. “Ey mahpus arkadaşlarım! Ayrı ayrı bir sürü uydurma Rab’ler mi daha iyidir, yoksa her şeyden üstün tek Allah mı?”   Bir taraftan Rabbinin, diğer taraftan putların, tâğutların, modanın, çevrenin, âdetlerin, törelerin, yönetmeliklerin, ağanın, paşanın, müdürün kulu kölesi olmuş bir adam. Hepsini razı edeceğim derken hiç birisini razı edemeyen bir adam. Birinin istediğini yaparken öbürünü küstürecek, birinin nehy ettiğini ötekisi emredecek, birinin güzel dediğini ötekisi kötü görecektir. Ne yapacağını bilmez bir vaziyette baştan sona bir bocalama hayatı yaşayacaktır bu adam. Ne kendisinin yapacağı işin ne olduğunu bilebilecek, ne onu yapabilecek, ne de bunları yaptığı zaman bu ilâhlarından her hangi birini razı edebilecektir.    İşte sorduruyor Yusuf’a Rabbimiz. Bu iki durumdan hangisi daha hayırlı? Peki iş bu kadar net ve açıkken acaba bu insanlar niye şirki anlamıyorlar? 
S e n a okurunun profil resmi
Yusuf süresi 3. Ayet. Meal (Kur'an Yolu) ﴾3﴿ Biz bu Kur’an’ı sana vahyetmekle (başka konular yanında) en güzel kıssayı da anlatıyoruz. Gerçek şu ki, sen daha önce bunları bilmiyordun. Tefsir (Kur'an Yolu) “En güzel kıssa” diye çevirdiğimiz ahsenü’l-kasas tamlamasındaki kasas kelimesi sözlükte “bir şeyin izini sürmek” anlamına gelmektedir; isim olarak, “anlatılan haber” demektir. Kur’an’da daha çok bu mânada kullanılmıştır (Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “kss” md.). Bu mânada kıssa ile eş anlamlı olup her ikisinin de çoğulu kısastır. Edebiyatta hayalî kıssalar olduğu gibi gerçek kıssalar da vardır. Hz. Yûsuf’un kıssası yaşanmış bir olaydır. Bir taraftan tasavvuf ve edebiyatta mecazi aşk denilen ve tabii bir gerçeklik olan beşerî sevgiyi, diğer taraftan bu tür sevgilerin insanı kötülüğe saptırmasına engel olacak güç ve içtenlikteki iman ve iffetin yüceliğini anlatan bu sûre, âyette “ahsenü’l-kasas” olarak nitelendirilmiştir.
S e n a okurunun profil resmi
Meal (Kur'an yolu) ﴾44﴿Yorumcular, "Bunlar karmakarışık düşlerdir. Biz böyle düşlerin yorumunu bilenlerden değiliz" dediler. Tefsir (Kur'an Yolu) “Karmakarışık düşler” diye çevirdiğimiz edgåsü ahlâm tamlamasındaki edgås kelimesi “yaşı kurusu birbirine karışmış çeşitli bitkilerden meydana gelen ot demetleri” anlamına gelir. Ahlâm ise “uyku halinde görülen, anlamlı olmayan, ilham yoluyla bilgi taşımayan düşler”dir. Dolayısıyla bunların bilgiye ulaşma sonucu veren bir yorumu yoktur. Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 236-237
S e n a okurunun profil resmi
Meal (Kur'an yolu) ﴾69﴿ Yûsuf’un huzuruna girdiklerinde öz kardeşini yanına aldı (ve ona gizlice) "Ben, gerçekten senin kardeşinim; onların yaptıklarına üzülme!" dedi. Tefsir (Kur'an Yolu) Rivayet edildiğine göre Hz. Yûsuf, kardeşlerine ziyafet verdi. Onları sofraya ikişer ikişer oturttu. Bünyâmin yalnız kalınca ağladı, dedi ki: “Kardeşim Yûsuf sağ olsaydı o da benimle beraber otururdu.” Hz. Yûsuf onu kendi sofrasına aldı. Yemekten sonra kardeşlerini ikişer ikişer evlere misafir verdi. Bünyâmin yine yalnız kalmıştı. Yûsuf, “Bunun eşi yok, o halde benim yanımda kalsın” dedi. Böylece Bünyâmin onun yanında geceledi. Ona, “Ölen kardeşinin yerine beni kardeş olarak kabul eder misin?” diye sordu. Bünyâmin, “Senin gibi bir kardeşi kim bulabilir?; fakat sen babam Ya‘kub ile annem Rahel’den doğmadın” diye cevap verdi. Hz. Yûsuf bunu işitince ağladı, kalkıp Bünyâmin’in boynuna sarıldı ve “Ben senin kardeşinim” dedi (Râzî, XVIII, 177). Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 248 Burda ağlamıştım.. 😢
Hatice Filiz okurunun profil resmi
18 "...artık bana güzelce sabır gerekir. Anlattıklarınıza ancak Allah'tan yardım istenir” dedi.” Resul-i Ekrem efendimizin bir hadislerinde beyanıyla sadme-i ûlâda, ilk sadmede kişinin sabretmesi sabr-u cemildir. Evin yandı haberi, baban öldü haberi, oğlun öldü haberi kişiye ilk verildiğinde, haberin ilk sadmesiyle karşı karşıya kaldığı anda kişinin sabretmesi sabr-u cemildir. Değilse bir ay geçtikten sonra ona sabret demenin anlamı kalmayacaktır. İşte Allah’ın elçisi Yakub (a.s) bu haber kendisine ilk verildiği anda yıkılmadı, dengesini kaybetmedi güzel bir sabırla sabretti.
Ahizer / Ebru Kırılmaz okurunun profil resmi
Etkinlik filan mı yapıyorsunuz? Neyi kaçırdım acaba ben 🤭
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.