Gönderi

Yağmur bir ütopya habercisiydi. Yağmurun hiç dinmediği bir dünya dünyamızdan çok farklı olurdu. Konutlar buna göre tasarlanırdı ister istemez, yağmurdan kaçan değil, onunla beslenen konutlar. Yollar ve sokaklar suyun hareketine göre biçimlenirdi. Toprak çamur olacaktı diğer taraftan toz hayatımızdan büyük ölçüde çıkacaktı. Yağmurda kimse kimseyi öldürmeye yeltenmeyecekti. Zira saçlarını, tenlerini bastırıp yatıştıran damlalar ateşlerini de alacak, öfkelerini de dindirecekti. Savaş filan olmayacaktı haliyle. Şakır şakır yağan yağmurun altında dikilecek bir ordu kolay kolay bir arada tutulamazdı. Savaş makineleri suya dayanamayacak, çürüyecekti. Bomba alevi fazla dayanamayacak, yangınlar çabuk dinecekti. İntikam kelimesi de keşfedilemeyecekti böylece. Birileri daha çok kazanmak için daha şiddetle emmeyecekti insan iliklerini. Dünyanın her kıtası eşit olacaktı, işinin uzmanı milyonlarca zerre, pırıl pırıl akan bu damla ormanı, bu çalışkan, bu sabırlı barış işçileri, bu güneşli yağmur ortada sınıf filan bırakmayacaktı.
Sayfa 106 - Kavis Kitap, 1. Basım
·
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.