Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

473 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
ANTİK ŞEHİRLER, DİNLER, TANRILAR ÜZERİNE BİR İNCELEME
Prof Dr. Cevdet Bayburtluoğlu’nun Arkeoloji kitabını bir sahafta bulduğumda onun bu kadar öğretici ve faydalı olacağını hiç düşünmemiştim. 2000-2500 yıl önce Herodotos’un Tarih, Ksenophon’un Anabasis, Strabon’un Coğrafyası’nda içinde insan yaşarken anlattıkları şehirlerin geçmişi ve bu günlerini okumak benim için büyüleyici ve çok öğreticiydi. Kitapta Anadolu’da bulunan 78 antik şehir/devletin geçmişi, antik yapıları, kimlerin kazı yaptığı gibi özet bilgiler okuyucuyu sıkmadan fakat hatırda kalacak şekilde yazılmış. Kitapta benim en çok ilgimi çeken antik şehirlerdeki, sosyal yaşam, din ve Tanrı anlayışıydı. Eserden anlaşıldığı kadarıyla antik Anadolu insanı belki şimdikinden daha çok okuyor, yazıyor, kültüre, sanata, eğitime daha çok önem veriyordu. Zira gördüğümüz kadarıyla tüm şehirlerin, bütün şehri içine alacak kadar büyük tiyatroları olduğu gibi, eğitim, kütüphane, hamam, müzik, eğlence, spor salonları, temiz su kaynakları, kanalizasyon sistemleri vardı. Antik insanın pek çok Tanrıları, pek çok mabet ve sunakları olmasına, tanrılara pek çok kurban kesmelerine rağmen kimseye “benim Tanrım senin Tanrından daha iyi, sen de benim dinime inan, yoksa seni ibadet olsun diye boğazlarım” demiyorlardı. Din için insan boğazlama ve din savaşları anlayışı bize Pagan dinlerden değil, İbrahim’i (Yahudilik-Hristiyanlık-İslam) dinlerden miras kalmış gibi görünüyor. Şimdi olduğu gibi antik şehirlerin de ana gelir kaynaklarının Tanrılar, dinler, mabetler, sunaklar, yağma talan, savaşlar ile insan/köle ticareti olduğu anlaşılıyor. İbrahim’i dinler gösterişli mabetleri, insana tapmayı lanetlediği halde, Cami, Kilise ve Havralardaki gösteriş, israf ile lidere/krala tapınmanın, onları Tanrılaştırmanın bizlere pagan dinlerden miras kaldığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Ateistlerin bu kitabı özellikle okumalarını isterim. Zira bu kıymetli araştırmada görülüyor ki, insanlar tanrısız yapamıyorlar. Öyle ki, antik şehirlerde, Zeus, Artemis, Aphrodite, Athena, Dinyasos, Demeter, Kesteros gibi Olympos sakini tanrılar yanında İsis, Sarapis, Anubis, Harpokrates gibi mısır tanrıları ve insan/kral tanrılara da mabetler, sunaklar yapıyorlar, bu tanrılara tapıyorlar, bunlara yüzlerce, binlerce kurban kesiyorlar, yağma talandan elde ettiklerinin bir kısmını da bu Tanrılar ve mabetlere sunuyorlar tabi oradan da rahipler, krallar alıp gösterişli, rahat bir hayat sürüyorlardı. Din/Tanrı ticareti o kadar karlıydı ki, Ephesos’taki (Efes) Artemis mabedinin yapımı 120 yıl sürmüştü ama bu mabetler sayesinde dünyanın en zengin şehirleri arasına girmişti. Sadece bu eserde anlatılanlar dahi gösteriyor ki şüpheniz Hz. Musa, Hz. İsa, Hz, Muhammed bir din ve Tanrı tebliğ etmeseydi, pagan dinler ve Tanrılar da olmasaydı, insanlar yine de tapınacak, adakta bulunacak, kendisini ve mallarının bir kısmını ona adayacak Tanrılar bulacaklardı.
Arkeoloji
ArkeolojiCevdet Bayburtluoğlu · Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları · 19822 okunma
·
23 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.