Stefan Zweig’in birkaç kitabını daha okumuştum ama hiçbirine böyle elimden düşürmeyecek kadar bağlanmamıştım. Uzun zamandır da böyle beni sürükleyen bir kitapla buluşamamıştık doğrusu.
Karaterimiz Hoffmiller, “merhamet”in aslında her zaman iyi değil bazen çok kötü sonuçlar doğurabileceğini anlıyoruz kitaptan. Hoffmiller, kasabanın variyetli ve tanınmış ailelerinden birinin kızı Edith ile Edith’in babası Herr von Kekesfalva’nın onu evlerine yemekli bir davete çağırması sonucu tanışır. Edith’in engeli nedeniyle yürüyemediğini öğrenen teğmenimiz ilk andan itibaren içinde ona karşı acıma ve merhamet duygusu besler. Ama ben aslında Hoffmiller’ın tam anlamıyla merhametli bir insan olduğunu düşünmüyorum. Öyle ki merhamet diye adlandırdığı şey sadece Edith’in yanındayken kendini gösteriyor. Edith yanında değilken sakat biri hakkında asla söylenmemesi, düşünülmemesi gereken şeyler geçiyor aklından. Kitapta en sevdiğim karakter ise, sanırım bu herkes için aynıdır, Dr. Kondor. Düşünceleri, hayatı hatta karısıyla evlenme hikayesi bile bende ona karşı bir sempati uyandırdı. Eğer burda tamamen iyi ve gerçekten merhametli olarak bahsedeceğimiz biri varsa o da Dr. Kondor’dur.