Ölümüme karşı saptadığım kadarıyla bir yarı kayıtsızlık içinde olmam, çöküşün bana hala epey uzak görünmesinden mi kaynaklanıyor? Yoksa eskisi kadar bağlı değil miyim yaşama? Galiba gerçek neden başka: On beş yıl, yirmi yıl içinde göçüp gidersem, ölen çok yaşlı bir kadın olacak. O seksenliğin ölümü yüreğimi sızlatamıyor, onda yaşamayı istemiyorum. Bu gidişi düşündüğümde bana acılı gelen tek şey, birkaç kişiye yaşatacağım üzüntü: Mutlulukları bana en gerekli olan kişiler onlar.