Gözleri vardı,
Tabuları yıkan
Bir kış masalı gibi...
Titrek dudakları,
Nefesinden kıskandırırdı.
Işıklar içinde
Çıkılırdı inan yola
Sürgün gibi pencerede
Beklerdim adını
Gelir diye...
Değince eli elime
Okşadım usulca
Çekmeden önce
İstanbul gibiydi belki
Limon ağacı ekşiyi bilmez
Sen de ne güzel olurdu
Aşk...
Sözler uçuşur teninde
Dokunamamak yakar oysa
İnkar-ı itirafsın...
Bana kalmadı kelam
Senden sonra.
Bahanem de yok artık
Yemeye yemeği...
Savaşmak mı?
Cesaretim yok inan
Ben bulut, sen yağmur
Ayrılmak lazım kararmadan önce...
Ne mi yazıyorum
Ah canım!
Okuduğun kadarım işte
Hani hep dersin ya
Olayı dramatize etmenin anlamı yok...!
😏