Yozgatlı bir genç komşu kızı ile beşik kertmesidir. Askere gider verem hastalığına yakalanır ve hava değişimi alarak Yozgat'a gelir. Kızın ailesi gencin hastalığını öğrenirler. Kızla genci görüştürmez. Genç mum gibi eriyip bitmektedir. Gencin ailesi bu duruma çok üzülür ve kızla görüştürülmesi için ailesine yalvarır yakarır. Hiç değilse uzaktan da olsa oğullarının kızı görmesini isterler.
Kız tarafı şart koşar ve "tedavi olsun" bakalım cevabını verir. Genç tedavi için o gece İstanbul'a yollanır. Rapor alıp evine dönecek ve kızı görecektir. Ancak genç hastanede yatar ve durumu her geçen gün daha da kötüleşir. Gözünde hep nişanlısı, anası ve ailesi vardır.
Gözü hastane bahçesindeki incir ağacına takılarak zor geçen günlerini kaleme alır. Bir ay geçmez ölüm haberi gelir ve şapkasının içindeki kağıttan günümüzde ağıt düzeninde söylenen türkünün sözleri çıkar. Ailenin durumu olmadığı için cenazesi memleketine getirilemez, İstanbul da defnedilir..
Hastane önünde incir ağacı
Doktor bulamadı bana ilacı
Baş tabib geliyor zehirden acı
Garip kaldım yüreğime dert oldu
Ellerin vatanı bana yurt oldu
Mezarımı kazın bayıra düze
Benden selam söyleyin sevdiğim gıza
Başına koysun, karalar bağlasın
Gurbet elde kaldım diye ağlasın..