İnsan düşüncelerini pratikte uygulayan bir canlıdır. Bu anlamda teori ve pratik birbirinden ayrı değil, tam tersine birbirini besleyen ve dönüştüren şeylerdir. İnsanın bencil bir varlık olduğu ise sadece liberal bireyci teorilerde kabul görür, evrensel kabul edilen bir gerçek değildir, mesela çürütülmesi için bakınız tüm hayatını daha iyi bir dünya için mücadeleye adayan insanlar. Kişinin hayatta kalmaya çalışması, kendini, ailesini düşünmesi tabiki doğal ve anlaşılır bir durumdur. Fakat içinde yaşadığımız sömürü düzeni zaten yapısı itibari ile kişiye özgürlük, mutluluk, gelecek güvencesi sağlamaktan uzak ve her geçen gün daha da uzaklaşmakta. Bunun için de bakınız artan işsizlik oranları, paylaşım savaşları, ekonomik krizler, göç problemi..
Sınıflı toplumun yok edilmesi, burjuvanın proletaryaya karşı yürüttüğü ekonomik ve ideolojik savaşıma karşı, proletaryanın bilinçli devrimci mücadelesi ile mümkün olduğu için proletarya önemli. Ha soru aslında “çoğunluk olan ve sömürülen proletaryayı niye önemsiyelim ki” ise o da insan olmak ve insan kalmakla alakalı bir şey. Özgürlük, onurlu yaşam, eşitlik, barış gibi kavramlar gerçek sadece sınıfsız ve sömürüsüz bir dünyada mümkün olabilceği için..