...Gündüz gördüğüm kuşu hatırladım. Minik kuş, yavrusunu ağzıyla besliyordu. Kuşun analık duygusunda çırpındım. Bir küçük kuş kadar analığın şefkatli dünyasında bir bebeği hissedememek yüreğimi sızlattı. Şu ana gibi bir yavrum olsaydı, onu Rabbime adasaydım.
İçimde kemre tutmuş yarama minik bir kuşun gagası değdi. İçin için kanadı analık duygularım. Küçük yuvada kaldı hayalim.
Kalbim hasretin soğuk bahçesinde bir kuş gibi kanat çırptı. Ruhumda derin bir mağara yalnızlığı. İki dağ arasında yankılanan bir sesin içinde kaldım. Önce bir dağdan geliyordu ses:
Anne! Anne!
Sonra bir diğer dağdan yankılanıyordu:
Anne! Anne!
Ses iki dağın siyahi yalnızlığında tüm duygularıma çarpıyordu:
Anne! Anne!
İçim kavruldu. Çaresizdim...
Sayfa 10 - Timaş, 3. Baskı, 2018