İlk defa bir kitap hakkında inceleme yapıyorum , yazarı dostoyevski olup beni içine alamayan tek kitabıdır.
Kitapta ana karakterin sürgün yıllarında hapishanede tanıştığı , dost edindiği, tartıştığı herkes her şeyin betimlemesi tabiki dostoyevski farkı ile yapılıyor . Karakterlerin anlatımı o kişiyi sanki sizde tanıyormuşsunuz, olaylar sanki sizin yanınızda yaşanıyormuş , sanki kırbaçlar size atılıyormuş gibi hissediyorsunuz.
Gelgelelim hani bir romana başladığınızda önce karakterler çözümlenir sonda olay örgüsü başlar ya , bu kitap başından sonuna kadar öyle gidiyor .şimdi konüya girecek diyr bekliyorsünüz. Hangi beklenti ile okumak istediğiniz önemli . Ben bir olay örgüsü olan roman ihtiyacı ile okuduğum için beklentimi karşılamadı hatta üzdü . Sürekli karakter yorumlaması, olay analizi tekrara düşmeler fazlacaydı, kitap yarım bırakmayı sevmediğim için tırmalayarak sonunu getirdim çünkü sonunu merak ettiren bir olay yok. Gerçekten de bir anıların toplandığı bir kitap . Hangi ruh halinde okunur bilmem ama bu kitabı klasiklerime sokamam. Yine de iyiki varsın Dostoyevski ️