Gönderi

168 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Aytmatov okurken hissettiğim şu oluyor her zaman: ‘Doğaya ses ver, doğaya inan ve güven, doğanın oluşturduğu ipuçlarını takip et, onun oluşturduğu gücü kabullen.’ Bir çeşit meditasyon, hayata tutunma şekli, umudu var etme yöntemi sanki. İnanacağın ve kabulleneceğin bir oluşumun var olma hissi oldukça ikna edici; Aytmatov’un eserlerinde sürüklenmene yardım ediyor, okuma gücünü ayakta tutuyor. Bir maral mutlu etmeye yetiyor Beyaz Gemi’de olduğu gibi. ‘’İnsanın mutlu olması ve bu mutluluğu başkalarına da vermesi bazen ne kadar kolay oluyor!’’ bazen bazı insanlarınsa bunu fark etmesi imkansız oluyor; tıpkı Orozkul’da olduğu gibi. Doğaya ve insana duyarsızlığı günden güne artıyor ve kendini doğanın efendisi sanıyor. Mümin Dede’yle geleneklere bağlılığı ve doğaya hayranlığı; Çocukla geleneklerin sürdürülmesi ve doğaya saygı duymayı devam ettirmek Orozkul’un hal ve tavırlarıyla oldukça zorlaşıyor. Ve buna dayanamayan Çocuk tıpkı düşlediği gibi balık-insan tavrıyla Beyaz Gemi’sine ulaşıyor ; kendi sonsuzluğuna… En acı kısmı da marallara değer veren, onları yücelten, onların soyundan geldiğini düşünen, maralların yardımlarını gören Mümin Dede’nin istemeyerek Maral Ana’yı öldürmek zorunda kalmasıydı. Görüntüsü an be an zihnimde canlanıyor. Maralın ölümüyle doğa hak ettiği değeri göremeden yok oluyor bir nevi insanın yaşamında. Ne acı!
Beyaz Gemi
Beyaz GemiCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 201870,9bin okunma
·
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.