Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

224 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Woolf'un Şaheseri
Deniz Feneri, bir iki yıl önce Woolf'un elime aldığım ilk kitabıydı.O sıra kitaba pek odaklanamayıp bıraktım.Küçük bir araştırma sonrası yazarın tarzını anlamak için şu sıralamaya göre okudum: Kendine Ait Bir Oda,Dışa Yolculuk,Mrs.Dalloway,Deniz Feneri. Böylece yazara daha iyi ısındım. Bütün kitaplarını çok sevdim.Ama özellikle Deniz Feneri'ne bayıldım. Virginia Woolf, 20.yüzyıla damga vurmuş Proust, Joyce gibi yazarlarla beraber anılıyor. O dönemin şartlarında kadınların bazı temel haklardan bile yoksun olduğunu düşünürsek bir kadının böyle başarılı olması beni çok gururlandırıyor.Woolf'un kadın kimliği için uğraşları herkes için bilinen bir gerçek. Vurgulanması gereken bir yönü de roman sanatına getirdikleri.Bilinç akışı, iç monolog gibi teknikleri ilk ve başarılı kullananlardan birisi yazar. Bu kısımda, kitapta olaylara önem verenleri uyarmak isterim, spolier olabilir. Birçok yazar Deniz Feneri'nin Woolf'un şaheseri olduğunu düşünüyor.Henüz dört eserini okudum ama ben de çok basarılı olduğunu düşünüyorum.Peki yazar bilinç akışını nasıl kullanmış ve başarısı nedir? Bir kere kitapta belli bir öykü yok.Bir iki olay var evet ama asıl konu hiçbir sekilde olaylar değil. Ramsay ailesi ve onlara gelen misafirlerin izlenimleri, olayların insanların zihnindeki anlik yansımaları asıl verilen. Örneğin kalabalık grup sofrada oturuyor ve herkesin birbiri hakkındaki düşüncelerini zihinlerinden okuyoruz. Düşünceler sıralı değil. Dağınık,kopuk kopuk...Birden başka bir kişinin iç dünyasına atlıyorsunuz ve bazen bu geçişler bile zor fark ediliyor.Kitaba ısınana kadar odaklanmak biraz zor ama kahramanları tanıdıkça okumak kolaylaşıyor. Bu yönüyle kesinlikle okunması zor bir kitap değil.Kendinizi o akışa bırakıyorsunuz. Woolf'un kahramanlarınin kafasında siz de gezinip duruyorsunuz. Kitapta bazen zaman duruyor gibi oluyor. Mesela Mrs.Ramsay sandalyesinde kitabını okuyor.Mr.Ramsay ona bakıp düşünüyor, dizinin dibindeki küçük James düşünüyor, Mrs.Ramsay kendisi düşünüyor.O anda benim icin Mrs.Ramsay bir resim oluyor sanki. Mina Urgan Virginia Woolf'un biyografisini yazmıs en kısa zamanda edinip okumak istiyorum.Orada araştırmaları sonucu görmüs ki bu romanda anlatılan Woolf'un kendi ailesi. Mrs.Ramsay beni en çok etkileyen karakterdi.Yazarın kendi annesi olduğu söylenen bu karakter sanki eserin başkişisiydi ama ikinci bölümde birden öldü ve ölümünün bir cümle ile geçiştirilmesi beni şasırtmadı çünkü yazar olayları hiç önemsemiyor. Mrs.Ramsay cok güzel ve etkileyici bir kadın olarak karşımıza çıkıyor.Sessiz sedasız herkesi ve her seyi yönetiyor.Etrafındakiler üzerinde güclü bir tesiri var. Güzelliğinin ve etkileyiciliğinin farkında tabi ve bununla gurur duyuyor.Mr.Ramsay ile uzun bir evlilikleri ve tuhaf,sözsüz bir iletisimleri var.Birbirlerinin bir sonraki hareketlerini tahmin ediyorlar ve bir kitabin sayfalarının çevrilişinden bile duygu analizlerini yapiyorlar. Mrs.Ramsay hem kocasından kendini için için üstün görüyor hem de üstün gördüğü icin bu fikre dayanamıyor ve kendine kızıyor. Mr.Ramsay güzelliği ve etkisi için karısına adeta tapıyor.Bir yandan da okuduğu kitapları anlamıyor diye karısının cahilliğinden gizli bir haz duyuyor. Yazar bu iki karakteri öyle güzel çözümlemis ki çocukluğunda anne ve babasına bakıp uzun uzun gözlem yaptığını düşündüm.Annesini daha yakın hissediyor. Baba bencil bir karakter olarak öne çıkıyor. Küçük kardeş James de anneye hayran ve babasından nefret ediyor.Babasını hayattaki bütün olumsuzlukların simgesi gibi görüyor. Babasınin annesinden sürekli ilgi bekleyen hali James'i o yaşlarında bile(altı-yedi yaşında olduğunu tahmin ediyorum)deli ediyor. Yazar, güzel fakat sığ bir kadın olarak çizdiği Mrs.Ramsay'ın karşısına Lily'i yani kendisini koymus. Mrs.Ramsay sadece kendi ve ailesiyle ilgilenir,herkesin evlenmesi gerektigini düsünür.Lily evlenmez,resim yapar ciddi konulara meyillidir.Fakat çirkin olduğu için özgüven problemi vardır. Acaba Mrs.Ramsay'ın erken ölümü bize Lily'nin kazandığı fikrini hissettirmek için miydi? Ben böyle düşündüm ya da böyle düşünmek istedim. Yazarın karakterler hakkında bazen iyi bazen kötü olan tutumunu,bir kafa karışıklıgi hissini uyandırmasını sevmedim.Ama bu noktayı bir kenara bırakırsak eseri çok başarılı buldum ve çok sevdim.Ben de yıllarca etkisini bırakacağı kesin.
Deniz Feneri
Deniz FeneriVirginia Woolf · Kırmızı Kedi Yayınları · 05,9bin okunma
··
275 görüntüleme
Adem okurunun profil resmi
Elinize sağlık çok güzel bir inceleme olmuş. Ben de önce Kendine Ait Bir Oda ile başlamıştım. Sonrasında Dalgalar kitabına başladım ve o kitabı uzun bir süre yarım bırakmıştım. Woolf üzerine edindiğim bilgiler ve Mîna Urgan'nın biyografisini okuduktan sonra (ki çok güzel bir eserdir hem hayatı için genel bir izlenim hem de eserlerine genel bir bakış açısı sunuyor bize) Dalgalar ve Deniz Feneri'nı okumuştum. Mrs. Dalloway ile devam edeceğim. Saatler adlı bir film var onu da izlemenizi öneririm.
Gönül. okurunun profil resmi
Teşekkür ederim hem yorumunuz hem de film öneriniz için. Mina Urgan'in biyografisini henüz okuyamadım.Bir dahaki Woolf kitabından hemen evvel artık:) Bu incelemeden sonra Orlando'yu da okudum. Çok zengin ve espirili bir eser.Ama favorim hala Deniz Feneri.
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.