Işık Ergüden
Yazmak, kovalamacadır: yazma anından yazamamaya geçişin gerilimini taşı-
yan ruhsal sürükleniş, hem de sözcüğün, sesin büyülü ve gerçeküstü çağrı-
şımlarla insanı emişi, içine çekişidir. Tek bir sese indirgeninceye dek ufalanan
sözcüklerin çekim gücü öyle bir dolambaç yaratır ki, burada sürüklenmek
şaşkınlık verici bir paralanmayı, yara bere içinde kalmayı göze almak demek-
tir. Dolambacın sonu, güçlü merkezkaç akımlarınca bclirsizleştirildiğinden ne
bir izlek, ne bir konu: belirgin hiçbir şey yok.