"Karl Popper, Tractatus'u paradoksal yapısı açısından ele alarak ilginç bir eleştiri geliştirir. Bu eleştiriyi açıklayıcı olması açısından burada kısaca ele alabiliriz: Wittgenstein'ın önermelerinden birini, mesela "Felsefe
bir öğreti değil bir etkinliktir" önermesini ele alalım. Bu önermenin doğal bilimlere ait bir önerme olmadığı ortadadır. Bundan dolayı Wittgenstein'a göre "doğru önermelerin tümü" kümesine giremez. Diğer taraftan yanlış
bir önerme de değildir. Çünkü yanlış olsaydı değillemesinin doğru olması ve doğal bilimlerin bir önermesi olması gerekirdi. Böylece bu önermenin "anlamsız", "anlatımsız" ya da "saçma" olduğu sonucuna varırız. Bu
Wittgenstein 'ın önermelerinin çoğu için de geçerlidir. Wittgenstein, öğretisinin bu sonucu vereceğini kendisi de fark ediyor ve önermelerini okuyanların onların saçma olduğunu takdir edeceğini belirtiyor. Bu sonuç
önemlidir. Witgenstein'ın önermeleri saçmadır ve öyle olduğu kendisi tarafından itiraf edilmektedir. Öte yandan Wittgenstein kitabının önsözünde ileri sürdüğü düşüncelerin kesinliklerinin ve doğruluklarının tartışma götürmez olduğunu, bundan dolayı da sorunların, esas itibariyle nihai olarak çözülmüş olduğuna inandığını belirtiyor. Bu durum, saçma oldukları itiraf edilen önermeler aracılığıyla kesinlik ve doğruluğu tartışma götürmez düşünceler öne sürebileceğimizi ve sorunları saçmalıklar öne sürerek "nihai olarak" çözebileceğimizi gösterir. Bunun ne demek
olduğunu düşününüz. Bu demektir ki, Bacon'ın, Hume'un, Kant' ın ve Russell'ın yüzyıllardır savaştıkları her türlü metafizik saçmalık artık rahatça yerleşebilir ve hatta · saçma olduğunu itiraf edebilir. Çünkü artık önümüzde yeni bir saçmalık türü var; kesinlikleri ve doğrulukları tartışma götürmez olan saçmalıklar, başka bir ifadeyle derin bir önemi olan saçmalıklar,"