Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Akıl Tutulması
Bilmiyoruz, belkide en mahçup yanımızla yaşamayı beceremediğimiz için hayatı ... İlk başlarda kendi halinde devingen oluşu daha çabuk alışabileceğimiz, daha korkusuz yapabileceğimiz anlamına mı geliyordu? Yoksa bize mi öyle hissettiriliyordu bilinmez. Kanlı bir ay tutulması gibi gölgede kalan yanımız belkide asıl olan tarafımızdı. Ama ne yaparsak yapalım, ne söylersek söyleyelim ve hatta ne düşünürsek düşünelim hiçbirisi bizim olmamız gereken tarafımızı oluşturamıyor. Zira biz gölgelerin asil çocuklarıyız. En karanlıkta kalan en içimize işlemiş korkularımız, yokmuş gibi davranıp ötelediğimiz sadık duygularımız, en mahrem yerimize yani beynimizin kaç kat derinine gömdüğümüz kendimize bile açamadığımız Dr. Jekyll anılarımız var bizim. Sadece sesten hızlı olması yetmezmiş gibi birde yerçekimsiz ortamı sevmesi ayakları yere basan bizleri nasıl da garip görünüşlü bir uzaylıya çeviriyor. Gözlerimiz, fotoğrafta iyi çıksın diye saçlarını tarayan ama ne yaparsa yapsın yine de maymun gibi çıkan bir şempanzenin şaşkın bakışları gibi habersiz. Oysa hayat bize hep beklemediğimiz yerden sorular sormaz mı? Dikkatli okunursa cevapları içinde saklı olanlardan... Akıl tutulması derler halk arasında, boşluğun içinde görülemeyecek kadar küçük olan siyah bir noktaya daldığımız zamana. Küçük bir noktada asılı kalmak belkide adı kuantum dilinde.. Termodinamiğin ikinci yasasının da dediği gibi sona eren bir şey yok ki; sadece enerji değişimidir yaşadığımız. Ancak formun değişebilir ve fakat asla geçmişe gidemezsin. Yani kırılan ve onlarca parçaya ayrılan bir bardak tekrar eski halini alabilir mi? Bu demek değildir ki kırılan bardak parçalarını belli bir kuvvet uygulayarak toplayamazsın, bilakis daha az bir itme kuvveti ile düşen bardak parçalarının daha fazla bir kuvvetle toplanması gerekir. Bu da şu anlama gelir; Hayatımızda ki dönüm noktalarını oluşturan durum, duygu ya da davranışların bizlere daha olumlu dönüşleri olmasını istiyorsak, bu şartların oluştuğu zamanda ki enerjiden çok daha fazlasıyla karşılık vermemiz gerekir ki enerjiler dengelensin. Depresif bir totem dikiyoruz çoğu zaman hayatımızın tam orta yerine, etrafında dönüp nefretimizden devşirdiğimiz, öfkemizden coşarak kendimizden geçtiğimiz, korkularımızın esiri olup, endişelerimizle sessizleşip tılsımlı sözler uydurarak gerçekleştirdiğimiz ritüellerimiz var bizim. Yüzyılın son akıl tutulmasıdır bu diyerek gözlerimizi dört açıp son kez izleyeceğimizi düşündüğümüz ve her seferinde ilk tutulma gibi bir puhu kuşu misali büyülenenleriz. Ardına kadar açık kapılarımız varken hep en geç saatlerde azıcık aralık bırakılmış pencereden girmeye çalışan ve her seferinde o pencerede sıkışan da bizleriz. Yola çıkmasını, yolda yürümesini bilenleriz. Lâkin hep azıksız çıkmayı adet edinenleriz. Akıl tutulmasına son 3,2,1.. Yayınımıza kısa, aklımıza uzun bir ara veriyoruz. Şimdi fiyorttan sesler korusu sizlerle... Ertan Yavuz
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.