Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

184 syf.
·
Puan vermedi
Kitap, Say yayınlarının, yazarın yazıları arasından birkaçını bir araya getirmesiyle oluşturulmuş. Aynı yayınevi tarafından yayınlanan aynı yazara ait eserlerin hemen tamamı da bu şekilde derleniyor. Bazılarının baş kısmına, yazarın yazısı uzunluğunda değerlendirme ya da tanıtım yazısı da iliştiriliyor. Bir emek harcanıp birkaç yazı çevrilip yayınlanıyor, emeğe saygı duyulmalı ama keyfi bir şekilde kesilip yapıştırmalarla oluşturulan bu kitapçıklar, yazarın felsefesini anlamada soruna da yol açabilir. En azından bütünlüklü olmadıkları ve ilgili konularda çok yetersiz içerik taşıdıkları kolaylıkla tespit edilebilir. Bu kitapta da yazarın birkaç yazısı çevrilip yayınlanmış. Belki, diğer eserlere nazaran bu eserin, ilgili konuda yazar hakkında kanaat oluşturmaya yarayacak daha zengin içerik taşıdığı da söylenebilir. Schopenhauer orijinal ve ilginç bir ateisttir. Orijinaldir, çünkü kendisine has bir ateizmi vardır. İlginçtir, çünkü ateizmini bazı dinsel geleneklerle destekler. Yahudilik ve İslam onun saldırı oklarının hedefi olan ilk dinlerdir, daha aşağı doğru tüm dinler de bu oklardan nasibini alır (genellenen ifadeler içerisinde). Yaşadığı dönem ve kıta dikkate alındığında Yahudi düşmanlığını anlamlandırmak zor değil, Yahudiler iki bin yıla yakın bir süre Avrupa'nın istenmeyen lanetli yaratıkları olarak görülmüştür hep. Kaldı ki, Schopenhauer Eski Ahit'teki şiddet dilinden ve hayvanlara işkence tablolarından da hususen rahatsızlık duymaktadır. Fakat mesele İslam olunca, koca Schopenhauer'i bir anda sıradan, sığ ve bağnaz bir oryantalist olarak görüyoruz. Eserlerinde, İslam'a dair herhangi bir şey okuduğuna dair de, kayda değer bir bilgiye sahip olduğuna dair de tek satıra rastlayamazsınız. Ama, tavır oryantalist olunca, Schopenhauer için İslam'ı bilmeye de gerek yok sanırım. Nerede aklına gelse orada karalayıp küfredip geçmiş. Bir başka eserinde, konuya hakimmiş gibi şöyle der mesela: "Bütün dinler kötüdür, en kötüsü İslam'dır." Schopenhauer'de görebileceğimiz tek sığlık İslam karşısında takındığı bağnazca tavır değildir. Onun akıl ve bilim değerlendirmeleri de şaşırtıcı ve tehlikeli sınırlarda dolaşıp durmaktadır. Ait olarak görüldüğü romantik geleneğin en çok ihtiyat gösterdiği şeylerin başında gelen 'bilim', Schopenhauer'de -dinlere duyduğu nefretin körleştirici etkisiyle- olumlanabilmektedir. Bir ilginç şey de akıl karşısındaki tutumudur. Hint mistisizmine yaslanan, hakikati orada bulduğunu düşünen, insan özü ve ruhsallığıyla ilgili rasyonel olmayan bir çok değerlendirmenin sahibi olan Schopenhauer, mesele din oldu mu, aklı kutsamaktan ve yüceltmekten de geri durmuyor. Elhasıl, farklı birçok konuda keskin dili, net çıkarımları ve iğneleyici dili ile -çirkin görünümünün aksine- sempatik bir düşünür havası estiren Schopenhauer'in mesele din olduğunda yobaz bir tavır takınması, bilmediğini de biliyormuş gibi kalem oynatması ve sıradan bir oryantalist kadar körleşmesi ilginç olduğu kadar "keşke"lere de yol açan bir durum. Farklı farklı, çelişkili, uçuk kaçık, tatlı sert, alim cahil Schopenhauer'leri topladığınızda Nietzsche'nin Schopenhauer'una ulaşıyorsunuz. Onun baktığı yerden bakmalı: bazı yerlerde alkışlamalı ama hak ettiği yerlerde de haddini bildirmeli. İyi okumalar.
Din Üzerine
Din ÜzerineArthur Schopenhauer · Say Yayınları · 2011665 okunma
·
196 görüntüleme
Recep Karagöz okurunun profil resmi
Aynı kitabı mı okuduk acaba ? Sadece İslam özelinde bir tavrı kesinlikle yok Schopenhauer’in ki kitabın neredeyse tamamı Hıristiyanlık ve onun beslendiği kaynak Yahudilik eleştirisi. Schopenhauer İslami önemsemediği kesindir sebebi onun da tıpkı Hıristiyanlık gibi Yahudiliğin çocukları olarak görmesi. Kitabı okumayan biri sizin bu incelemenizi görse dini hep İslam üzerinden eleştirmiş sanır ama toplasan 10 cümle yoktur oysa 😂
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.