Çeliktepe kütüphanesi memuresi bir abla vardı. O zamanlar kütüphaneye giderdik. Sahi ne güzel günlerdi yahu. Kitaplar da bedava. Al, götür eve. Kadıncağızın en çok tekrarladığı söz, tez oku, tez getir idi.
Galiba en kötü huyu insancıkların sözünde durmamak. Ne zaman getireceksin der, kitabın bir köşesine kurşun kalemle yazardı. Bazen gerçekten tadını kaçırırdık. Kadıncağız kızar, biz gülerdik. Meğer ne kadar önemli bir meziyetmiş sözünde durmak.
Unamuno'nun Sis'inde okumuştum ilk kez A priori kelimesini. Kitapta da açıklaması yoktu. Dolayısıyla kadıncağıza sorduk. Kadın o kadar yırtındı, ansiklopedilerden okudu, anlattı. Almadı kafamız. :))
Anlamak için üniversiteyi beklemek gerekirmiş meğer. Kadıncağız kitabı okumak için pek genç olduğumu anlamıştı sanırım. (lise) Hala çok sık kullanırım bu kelimeyi. Gençlik yadigarı.
Okuduklarım sanki Sis'te var gibi geldi. Karıştırıyorum elbette. Çünkü bu kitabı okumadım. Belki de yazarın seçtiği kahramanlar benziyor. Akıl oyun oynuyor. :)))
Osmancığım kalemine sağlık.