Eskiler hep hüzünlü gelir bana. Yazdıklarınızı okurken neden bilmem dedemin ilk eşi geldi aklıma, adı Havva'ydı sanırım .. Annem anlatır bazen, o kimden duymuş bu hikayeyi bilmem..Dedemle evleneli ne kadar olmuş bilmem köyde salgın hastalık varmış,o da yakalanmış hastalığa. Bir süre sonra onunla birlikte hasta olanların hepsi bir bir iyileşmişler, o kalkamamış bir türlü yataktan. Umudu da yokmuş, ölümünü hissetmekteymiş herhalde. Birgün hasta yatağında yatarken annesigil gelmiş yanına. Yanı başındaki anasına dönüp ben ölünce arkamdan ağlarsın elbet ama şimdi yanımda bir ağla da göreyim demiş. Sadece anası değil odadakiler hep beraber ağlamışlar henüz yaşarken ölümüne.. Annem ne zaman anlatsa hüzün çöker üzerime.. Hep merak ederim neden istedi acaba anasının ölümüne ağlayışını görmeyi? Ben o acıyı görmeye cesaret edemezdim herhalde..
Bir daha gelir mi o günler bilmem ama kimin hikayesi sorsan hep hüzün barındırır içinde. O yüzden her ne kadar hüznünde de sevincinde de samimiyeti hissetsem dahi o günlerde yaşamış olmayı istemeye yine de cesaretim yok sanırım..