"... En basiti neden birkaç dil bilmiyorum? Neden tatil anlayışım Ege’den, Akdeniz’den ibaret, neden yurt dışına çıkmadım, neden risk alıp başka şeyler yapmadım, neden diploma için okudum, kendim için ne yaptım, hayatın neresindeyim ve nereye gidiyorum? Gezilmesi gereken yerleri gezmek bir kenara, belki de bulunduğun şehir olan İstanbul’u bile niye bilmediğini sorgulayacaksın."
Burası tam beni anlatıyor işte... Ben niçin okudum, şimdi ne yapıyorum sorgulamaları sonucu depresyona girip çıkıyorum. Serde Oblomovluk var, devamlı plan, proje vs. uçuşur kafamda. Ama eylem var mı? Yoooook! Dil öğreniyim, en azından bir müzik aleti çalabileyim, tiyatroya, hobi kursuna gideyim, gönüllü bir iş yapayım bir faydam dokunsun... Hayal çok da hayata geçmeyince baş ağrısı yapıyorlar.
Öğretmen olanların %90 ı bu mesleğe tatili bol, parası çok diye giriyor maalesef. Buradaki öğretmen arkadaşlar yanlış anlamasın sözüm onlara değil ama kendileri de görüyordur çevrelerinde işini seven, insan yetiştirmeyi önemseyen, idealist öğretmen çok az. Kimisi bozuk sistem yüzünden her istediklerini yapamadıkları için umutsuzluğa kapılıyor, kimisi de hala öğrencileri düşünerek savaşmaya devam ediyor. Yolları açık, başarıları daim olsun. Tek bir insanla başlar herşey.. Tabii bir de madalyonun diğer yüzü atanamayan öğretmenler var. Gerçekten eğitime ve öğretime önem veren idealist gencecik insanların ömürleri çürüyor ya başka işlerde ya da işsizlikle.
Ben bu kitabı okursam bir girerim depresyona, bir daha da çıkamam sanki. Narin parmaklarına sağlık Murat:)