Yer: Türkiye’de herhangi bir ev.
“Aç şu televizyonu da şu haberlere bir bakalım. Dünyada, ülkemizde neler olup bitmiş öğrenelim.”
“İyi akşamlar. Ana haber bülteni ile karşınızdayız. Bugün yine erkeğe şiddet haberleri ile gündem sarsıldı. İki erkek, karıları tarafından sokak ortasında vurularak öldürüldü. Erkeğe şiddet günden gü…”
“Kapat, kapat şu haberleri. İki haber dinleyelim dedik yine bunlar. Sıktı bu erkeğe şiddet haberleri.”
“…”
“Sana diyorum lan, kapat şunu. Değiştir kanalı.”
“Peki, dur vurma. Değiştiriyorum.”
Yer: Haberlerdeki erkeği öldüren kadının, arkadaşları ile konuştuğu meyhane.
“Babam, herifim olsun vurucam o adamı. Ne demek ulan ‘senden boşanıyorum’. Sen kimsin de beni boşuyorsun? Var mı lan öyle boşanmak!”
“Haklısın abla. Ben de olsam, ben de vururum.”
“Görürsünüz lan. Ana haber bültenine çıkartıcam onu. İki kurşun sıktım mı, boşanma falan kalmaz!”
“Haklısın ablacım. Hadi içelim.”
xxx
Yer: Türkiye’de herhangi bir başka ev.
“Evet, bugün siyasi gündem de yine Erdoğan-Kılıçdaroğlu atışması vardı. Ülke gündemine oturan bir başka konu ise töre cinayetine kurban giden genç adam oldu.”
“Hay Allah’ım. Hangi kanalı açsak, erkeğe şiddet haberleri. Kalk lan, topla şu sofrayı! İştahım kaçtı. Ne var yani, karısı değil mi? Döver deee, sever deee! Töre de önemli! Kim bilir neler yaptı da öldürdüler. Genç adam dediğin evinde oturur. Kır dizini, otur evinde.”
Yer: Töre cinayetine giden erkeğin evi.
“Töremiz budur gızım! Gardaşını vurmak sana düşer! Sevdiği gadına değil bizim istediğimize varacaktı. Töreye garşı geldi. Cezası ölümdür. Eğer duraksarsan, silahın geri deper! Vuracaksın gardaşını, sileceksin alnımıza sürülen bu gara lekeyi!”
xxx
Yer: Türkiye’de bir kahvehane.
“Naciye Abla, okudun mu gasteyi?”
“Yok okumadım, ne oldu yine?”
“Yine bir erkeğe taciz haberi.”
“Ederler ablacım, ederler. O saatte, o erkeğin dışarda işi neymiş! Taciz de ederler, ırzına da geçerler, öldürürler de!”
“Ah be ablacım. Bazen benim bile saldırasım geliyor valla, minibüse bir biniyorlar. Valla yani namuslu bir kadını bile baştan çıkartırlar bu erkekler.”
“Tabii kızım. Erkek köpek kuyruk sallamazsa, dişi köpek yanaşır mı hiç?”
Yer: Taciz edilen erkeğin, evine yürüdüğü yol.
“Vay babam vay! Hepsi senin mi oğlum?”
“…”
“Vay ürktü erkek kuş! Ürkme be babam! Yemeyiz seni, bu saatte dışarda olduğuna göre sen de arayıştasın demektir.”
“Abla, polis geliyor, kaçalım!”
xxx
Yer: Türkiye’de başka bir ev, bir toplantının ortası.
“Olur mu yav azizim! Berdel de neymiş! Ne kadar banal şeyler bunlar! Hala berdel diye bir şey mi var ülkemizde?
“Var maalesef var! Bunlar bu ülkenin gerçekleri, gerçeklere ardımızı mı döneceğiz?”
“Yav azizim, bütün iyimserliğimi götürdün yine bu haberlerinle! Felaket tellalı gibisin! Bizler okumuş, aydın insanlar olarak bunları defalarca anlattık, anlatmadık mı? Kitap bile yazdım bu konuda! İşin kaymağını yemişim gibi davrandılar! Bizim milletimiz böyle!”
“Tamam da muhterem beyefendi, zaten kaymağını yediniz işin! Herkesin bildiği şeyleri tekrarlamadınız mı? Ne çözüm getirdiniz ki bu konulara?”
“Olur mu yav? Ben ki bu işin uzmanı bir insanım! Yıllarca okudum, araştırdım bu konuları! Çözüm içimizde demedik mi? Demek ki çözümü sunmuşum! Cevheri çıkartmak milletin elinde! Ne yapsaydım yani? Gidip onlarla mı yaşasaydım daha iyi bir eser ortaya koymak için? Hayatında kitap yazmamış adam bizi eleştiriyor. Bu ne banallık!”
“Muhterem beyefendi, siz eleştirilmek için illa kitap yazılması gerektiğini mi düşünüyorsunuz? Allah’tan jokey olmamışsınız!”
“Neden böyle dedin yav azizim?”
“Maazallah jokey olmak isteseydiniz önce at olmaya kalkışırdınız da ondan! Hayatımda sizin kadar saçma sapan değerlendirmeler yapan insan görmedim.”
“Ben öyle mi demek istedim yav azizim?”
“Bırakın bu azizim ayaklarını da, sıktı artık. Sizin her zamanki geri viteslerinizden de sıkıldı artık bu millet. Yazdığınız kitabın 500 sayfa olmasıyla da övünüyorsunuz. Yarısı kopyala yapıştır gibi oradan buradan alınan bilgiler değil mi? Sizler erkeğe şiddet konusunda ne gibi çözümler üretebildiniz? Her şeyiniz birilerinin kopyası veya çakması! Bu ülkenin hiçbir değerine sahip çıkamadığınız gibi, hiçbir sorununa da çözüm bulamıyorsunuz! Çakma aydınlar!”
Yer: Berdelin yaşandığı herhangi bir ev.
“Vallah Fato Hanımağa, oğluma karşılık oğlun. İkimiz için de kazançlı bir durum bu.”
“Haklısın Zeyno Hanımağam, bizim kan davamız yoktur hiç değilse. Karşı köyün kan davalılarından biri kan parası yerine oğullarını vermişler.”
“Senin oğlandan inşallah bir sorun çıkmaz, üniversite okuyacam falan diyordu.”
“Çıkmaz, çıkmaz. Benim sözüm kanun gibidir. Çıkamaz sözümden. Yoksa başına gelecekleri bilir. Ablası vurur onu.”
“Eee, desene çifte düğün yakın o zaman!”
“Yakındır hanımağam yakın.”
Nasıl? Yabancı gelmedi değil mi kulağa bu yazılanlar? Şiddet, ölüm, taciz, berdel… Tek bir farkla, erkeklere bunlar yapılsaydı nasıl olurdu diye tersine düşünüp yazdım bunları. Ama erkekler böyle haberlere konu olmuyor, kadınlar oluyor. Bizi doğuran, yetiştiren, eğiten kadınlar. Demek ki kusur bizde, insanlarda. Biz erkekler olarak kendimizi yetiştirememişiz, hâlâ daha kadınlarımıza düzgün davranmayı beceremiyoruz. Kadınlarımıza da kendilerini yetiştirme, haklarını savunma konusunda çok iş düşüyor. Hep beraber, kadın-erkek, hiç kimsenin şiddet görmediği, öldürülmediği, hayvan gibi takas edilmediği, parayla alınıp satılmadığı bir toplum hayal etmek çok mu zor? Sanırım benimkisi sadece bir hayal. Ama insan da hayal etmeden bir şeyler başarabilir mi?