Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

ARA GÜLER 100 YÜZ “100 YÜZ”, Ara Güler’in Türk Edebiyatından 100 edebiyatçının portre fotoğraflarını çektiği ve her edebiyatçının eserlerinden kısa bir örnekle zenginleştirdiği yazar fotoğrafları kitabı. Ara Güler, kitabın arka sayfasında şöyle yazar; “Eğer ben bu insanların fotoğraflarını çekmese idim, Türk Edebiyatı yüzsüz(100 süz) kalacaktı.” Kitap, 100 Türk Edebiyatçısının Ara Güler’in objektifinden çekilmiş portrelerinden oluşuyor. Fotoğrafların S/B olduğunu belirtmeme gerek yok sanırım. Ara Güler, yazarların fotoğraflarını eserlerinden örnekler vererek de zenginleştirmiş. Bu örnekleri verirken kişi-fotoğraf-eser ilişkisini ön plana çıkarmış. Örneğin Orhan Veli’nin fotoğrafına baktığımızda, şiirindeki gibi sigarayı yakan kibritin alevi ve onun yüzünde yansıttığı ışık ön plana çıkarılmıştır. Kitaptaki diğer fotoğraflardan daha belirgin olan gren, fotoğrafın sadece kibrit alevinin verdiği ışıkla çekildiğini ve şairin şiirindeki gibi daha düşünceli halini yansıtır bize. Mesut sanmak için kendimi / Ne kağıt isterim, ne kalem; / Parmaklarımda cigaram, / Dalar giderim mavisinden içeri / Karşımda duran resmin. Atilla İlhan’ın “Üçüncü Şahsın Şiiri” isimli şiirinden bir kesit sunarken, şairin fotoğrafında ise yüzündeki kederli ve düşünceli halini, sağ elini çenesine koyarak derinleştirmiş, gözlüklerinin arkasından uzaklara dalan sevdalı gözlerinde kaybettiği sevgiliyi görebilirsiniz. Gözlerin gözlerime değince / Felaketim olurdu ağlardım / Beni sevmiyordun bilirdim / Bir sevdiğin vardı duyardım / Çöp gibi bir oğlan ipince / Hayırsızın biriydi fikrimce / Ne vakit karşımda görsem Öldüreceğimden korkardım / Felaketim olurdu ağlardım. Aşık Veysel’i ise elinde sazı ile bize anlatır. Fotoğraf yaklaşık 750 açı ile çekilmiştir. Sadece ışığın vurduğu alın, burun ve ağzı siluet halinde görürüz. Fotoğraf sanki siyah ışıkla boyama yapılmış gibidir. Sazı ise, Aşık Veysel’i simgelediği için daha belirgindir. Yüz hatları belirgin değildir. Özellikle(bilerek) karanlıkta bırakılmıştır. Kitabına aldığı şiir ise şudur; Ben bir adam olamadım / Gerçek dostlar olmasaydı /Gerçek şair olamazdım / Çiçek gözüm almasaydı Bana göre fotoğraftaki karanlık veya siyah öğelerin bu kadar fazla olması Aşık Veysel’in çocukken geçirdiği çiçek hastalığı nedeniyle kaybettiği gözünün yansıttığı yaşamının arka planındaki karanlık dünyasına vurgu yapmak içindir Nezihe Meriç, kitabın önsözünde Ara Güler’i şöyle tanımlıyor; “Bazı bebekler, doğar doğmaz dünyaya bakmaya başlarlar. İnsan şaşırır. Bu, ömürleri boyunca böyle sürer gider. Ara Güler de doğar doğmaz bakmaya başlayan bir bebek olarak gelmiş dünyaya. Hep öyle bakarak yaşamıştır, biliyorum. Yaptığı her çekim, o duyguyu verir insana.” Nezihe Meriç, onun kendi fotoğrafını çekişini anlatırken ise şöyle diyor: “Ara Güler, ilk resmimi çekecekti. Bana bakıyordu. Ama bu bakış, dünyaya, yaşama, o güne, geçmiş günlere, içimdeki belli etmemeye büyük gayret gösterdiğim çekingen, utangaç kıza bakıştı…” Evet, Ara Güler, fotoğrafını çektiği bütün insanlara böyle bakıyor olmalıydı. Karşısına aldığı ve ‘yüz’ünü resmedeceği insanların dünyasına, yaşamlarına, o günlerine, geçmiş günlerine; içlerine belli etmemeye gayret gösterdikleri çekingen ‘kadın’lara yahut erkek’lere bakıyor. Sonradan çektiği fotoğraflarda ruh ve bedeni aynı görüntülerde görebilme imkânı sağlıyor bize. Her ne kadar kendisi, yaptığı işin bir sanat olmadığını, ‘fotoğraf sanatçısı’ değil, bir foto muhabiri olduğunu söylese de… Salvador Dali’den Willan Sroyan’a, Tennessee Willams’tan Lois Aragon’a, Pablo Picasso’dan Bertrand Russell’a, Necip Fazıl’da Nazım Hikmet’e Tanpınar’dan Yaşar Kemal’e kadar binlerce insanın fotoğrafı, karşımızda fotoğraf makinesi ile ‘yazılmış’ birer şiir gibi duruyor. Ara Güler’in edebiyatımızın yetkin kalemleriyle sürdürdüğü dostluğun doğal bir sonucu olarak portrelerdeki sıcaklık ve canlılık hemen hissettiriyor kendini. Bir farklı bakmış edebiyatçılarımız, büyük ustanın objektifine… Ar Güler de, tam bir “yüz” ustası değil mi?... Sanıyorum ki kitaptaki kişilerin yarıdan fazlası artık bu dünyada göçüp gittikleri için kitabın önemini bir kat daha arttırıyor. Kitap bize “yaşam kısa ama sanat uzun” sözcüğünün hem kitap yaratıcısı için hem de kitabın oluşmasına katkı sağlayan sanatçılar için ne kadar doğru olduğunu kanıtlıyor. Ara Güler, “Eğer ben bu insanların fotoğrafını çekmese idim, Türk Edebiyatı yüzsüz(100’süz) kalacaktı demekte ne kadar haklıymış! (Ali İhsan ÖKTEN/Fotoğraf Yazıları)
··
36 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.