"Sûfi mütefekkirler, maddî zamandan mânevî zamana geçerek zamanın hakîkatini anlamanın ancak Hak yolunun sâliki olup ân-ı dâim'e ermekle mümkün olacağını söylerler. Evvel, âhir hepsi aslında bir ân-ı dâimdir. Nitekim Hz. Muhammed (s.a.s.): Rabbinizin katında sabah ve akşam yoktur.' demiştir. Bu dereceye ve bu makama erişen kimse isterse bir saatte bin yıllık yol gider ve gelir...”
Mahmud Erol Kılıç, Prof. Dr.