(...) Yeni bir yazı kabul ediyorsunuz! Niye? Çünkü eski yazı kötüydü diyorsunuz. Okunmazdı da, yanlış okunurdu da, şuydu da, Arap'ın idi de... Yalan söylüyorsunuz! Çünkü o Arap yazısı değil, Nebatî yazısıdır. Oradan Aramiye gider, Fenike'ye kadar uzanır ve Latin yazısıyla tamamıyla müşterektir. Biri sağdan sola yazıldığı için başka türlü gelişmiş. Biri soldan sağa yazıldığı için başka türlü gelişmiş. Ben bunu ispat ederim. Onun için diyorsunuz ki, sizin milletiniz, sizin büyükleriniz yıllarca bu kötü yazıyı kullandılar. Onun için değiştiriyorsunuz. Sonra dili değiştirmeye kalkıyorsunuz. Niye? Çünkü ecdadınız Arapça konuştu, Acemce konuştu Türkçe konuşmadı filan. Hemen diğer inkılâpları sırayla yapıyorsunuz. Türk edebiyatı Türkçe değil kötü bir edebiyattır diyorsunuz. Türk tefekkürü yok, şu yok, bu yok! Çocuk şöyle düşünüyor: Meğer ben ne kötü bir milletin çocuğuymuşum! O kadar kötülüyorsunuz ki, o zalim padişahlar diyorsunuz! Zalim padişahlar dediğiniz; memlekette, Osmanlı İmparatorluğu yıkılmasın diye, yapılması gereken yenilikleri yapmaya kalktıkları zaman boğulan, tahttan indirilen, asılan, yok edilen adamlardır. Adam yenilik yapmak istiyor. Ona karşı isyan ediliyor. Ya tahttan indiriliyor, ya öldürülüyor. Bu zalim padişah, niçin yapmak istemiş bu yenilikleri? Memleket kurtulsun, yükselsin, garp tekniği ile biz de birleşelim, yıkılmayalım diye! Son asır Osmanlı padişahlarının hayatını tetkik ediniz; eceliyle ölen çok azdır. Ya tahttan indirilmiştir, ya öldürülmüştür. Üçüncü Selim gibi hükümdarı boğmuşuz biz. Böyle olunca bunların sebeplerini araştırmak lâzımdır. Ben bunu yazdım. Bunun sebebi şudur: Bugün nasıl Moskova, Türkiye dâhilinde, beşinci kol vasıtasıyla Türk gençliğini kandırarak işte bu teşkilatı kurmaya muvaffak oluyorsa, Patrona isyanı, Kabakçı isyanı, benzer isyanların hepsi, o devirde İngilizler, yine Ruslar tarafından müştereken yapılan bir ihtilal hareketidir. Beşinci kol hareketidir. Katiyen milletin yaptığı hareket değildir. Bunların tarihte ispat edilmesi ve bu çocuklara bunların haber verilmesi lâzımdır. Ama bugün söyleseniz, anlamıyor. Söylüyorsunuz, adam anlamıyor. O halde geldi. Neden millet, halife olarak, hükümdar olarak bildiği, baş tacı ettiği Fatih'in, Yavuz'un çocuklarını bir yenilik yapmak istiyor diye boğmaya kalksın? Millet bunu yapmaz. Katiyen yapmaz! Onları mukaddes bilen bir millettir. Bunu tamamıyla, Türkiye'deki çeşitli başka milletlere mensup insanları kandırarak, ihtilale ve isyana sevk eden beşinci kollar yapmıştır.
Siz çocuklara bu hükümdarları, hain padişahlar, zalim padişahlar diye kötülüyorsunuz. Vatanın fatihi onlar! Tabii çocuk düşünüyor: Bu vatanı bunlar fethetmiş ama çok fena adamlarmış. O zaman şuurunu kaybediyor. Cemiyet bugün tam bir şuursuzluk içindedir.
Münevverin sıkıntısı nedir? Halkın sıkıntısı nedir?
Cevap- Efendim bana kalırsa münevver yok Türkiye'de. Çok az! Halka gelince: Halkımız, tarihi boyunca geleneklerine, adet ve ananelerine ve imanına bağlı bir millettir. Biliyorsunuz İslam uğrunda Araplar bir asır ölmüşlerdir. Yani harp etmişlerdir. Acemler (İranlılar) hiç ölmemişlerdir. Ama biz bin yıl öldük! İslam imanı uğrunda bu millet, en sonunda Çanakkale ve İstiklal harbinde, bin yıl şehit vermiştir. İnanın ki bu harpte şehit oluşun dörtte biri Türklük uğrunaysa, dörtte üçü Müslümanlık uğrunadır. Çünkü bu millet dinine o derece bağlıdır. Onun için Türkçülük şuuru halkın ruhuna nüfuz ettirilememiştir ama Müslümanlık şuuru vardır. İsmet Paşa reisicumhur olduğu sene 20 tane minare yıktırmıştır. Çünkü revakları ahır haline getirilen kendisi de kötü bir pislik deposu halindeki Üsküdar Atik Valide Camiini ben temizledim. Orayı gözümle gördüm. Millet de bunu görüyor. Millet, Müslümanlığa karşı kendi memleketinde cephe alındığını, camilerine hakaret edildiğini, onların bu şekilde kullanıldığını görünce ruhen yıkılmıştır. Milletler ruhen yıkıldılar mı, onun yeniden yapılması çok zordur.