Eve geldim, bilgisayarı açtım, bir de baktım ki sizin inceleme... Dur dedim kendime, hemen okuma. Bir nescafe hazırladım. Eşime de şimdi bir yazarın en keyifli anlarına şahit olacaksın dedim. O da merak etti; sesli oku ben de dinleyeyim dedi. Bu güzel değerlendirmeyi ona da okumuş oldum.
Şu andan itibaren sizli konuşmayı bıraksam nezaketsizlik saymazsın inşallah. Çok teşekkür ederim. Böylece üç roman, bir de futbol derlememi okumuş oldun. Daha önce de konuştuk, benziyoruz birbirimize. Bu da aramızda bir duygu bağı oluşturuyor sanırım. Hatta ikimizin de geldiği fikir ikliminin aynı olduğunu ama o fikir iklimini kirlerini görüp, hayata bakışımızı değiştirdiğimizi düşünüyorum. Senin incelemede benim ise romanda fazla yazmadığımız kısımlar bunlar belki de. Çünkü bu ülkede adaletsizliği yapanlar, adaletten dem vuruyorlar, çok acı ki, adlarında bile onu kullanıyorlar.
Romanı sevmen dışında anlaman, özümsemen beni çok sevindirdi. Sonuçta ben dünyaya dair dertleri olan ve kişisel meseleleri olan biriyim ve bu son romanımda onu anlatmayı amaçladım.
Roman içinden roman tespiti doğru. Abutalip'in Gün Olur Asra Bedel'den sıyrılması gibi belki de içerideki akademisyen sıyrılacak, ben de Aytmatov gibi uygun zamanı bekliyorumdur, olabilir. Yahut aslında aklımda olmayan ama pek çok okurun talep ettiği şey olacak ve Ömer'in hikayesi devam edecek... Bilinmez.
Çünkü sonuçta bazı acılar vardır... :)