Vagonun icindeki insanlarin yüreğiyle birlikte, küçücük bir havalandırma deliğinden görünen manzarayı da yırtan düdük sesiyle başlayan bir yolculuk. Karanlığı ikiye bölerek, bir karanlıktan bir karanlık daha yaratarak ilerleyen trenin içinde yolculuğun bitmesini bekleyenler. Yolculuk boyunca, yorgunluktan bitkin düşmüş govdelerin içinde büyüyerek yayılan gerçek dışına itilmişlik duygusu. Hiç bitmeyecekmiş gibi görünen yolculukta, rayların tekdüze uğultusuyla birlikte, hem geçmişe hem de geleceğe doğru sürüklenip giden düşler. Arkada bırakılan ölüler, arkada bırakılamayan ölüler, yitirilen umutlar ve yıllar boyunca bu yolculuğu unutmaya çalışan Gerard. Çünkü; "Unuttuktan sonra anlatmak mümkün olur belki."