City of Ember
İlkokul 5. sınıfta bana hediye edilen, okuduğum ilk Fantezi/Drama türündeki
ve çocukluğuma en fazla renk katan kitabı; oluşturduğum bu albüme eklemezsem
içimde bir ukte kalırdı.
City of Ember, nam-ı diğer Sihirli Şehir!
Sayfaları çevirdikçe, gözümün üzerinde akıp gittiği harflerin, beynimde adeta
film izliyormuşcasına canlanan görüntülerini hala anımsarım.
Bana kitap okumayı sevdiren ilk kitaplardan birisidir.
İçime kapanık geçen küçüklüğümde Amber şehrinin sokaklarında gezmek benim için
nadir eğlencelerden birisiydi.
Konuyu bu kadar açmışken kitaptan kısaca bahsetmek istiyorum.
Büyük yatırımcılar insan ırkını felaketten korumak için yer altında devasa
jeneratörlerin aydınlattığı bir şehir kurup, buraya insanları yerleştirirler.
Ve onlardan; yeni doğacak olan çocuklara dışarıda ki dünyadan bahsetmemelerini
söyleyip büyük bir yemek deposuyla onları terk ederler.
Yaratıcılar uzun yıllar sonra insanların dış dünyaya çıkması için şifreli bir
mekanizma oluşturlar.
Aradan yıllar geçmiş, şehir artık eskimeye ve telefisi olmayan arızalarla
dolmaya başlamıştır.
Bu noktada Doon ve Lina şifreyi çözüp şehirden dışarıya çıkarlar ve dışarıda çok
büyük ve güzel bir dünya olduğunu keşfederler.
Kitap beyinleri henüz yeni gelişmeye başlamış çocuklara;
en olumsuz görünen durumlarda bile her zaman bir umudun ve bir çıkar
yolun olduğunu mesaj olarak verir.
Çocuklara sorgulamayı ve sorgulanamaz hiçbir şeyin olmadığını anlatır.
Ve o unutulmaz söz;
"Karanlığı ortadan kaldırmak için tek bir ışık bile yeterlidir."
15 yaşından küçük değilseniz kitabı okumanızı önermem, fakat ilkokul çağındaki
bütün çocukların okuması gereken güzel bir kitap olduğunu düşünüyorum.