Benim bir Tanrı'm yoktu. Acayipliğim şu, ben Tanrı'yı hiç düşünmedim, bir teraziye koyup tartmadım, varlığını sorgulamadım. Benimki inanmamak falan değil, başka bir şey. İnananlar
nasıl sorgulamazsa, hatta sorgulamayı günah sayarsa, ben de benzer şekilde inanmıyor ama inanmazken de sorgulamıyordum.
İnanmıyordum da değil aslında, ben belki inanırdım ama Tanrı yoktu. Hâşa! Tanrı belki vardı da; benim için yoktu. Daha doğrusu, benim Tanrı'ya ihtiyacım yoktu. Tanrı'nın da bana ihtiyaç duymayacağı açık ve kesin olduğuna göre, aramızda hatırı sayılır bir münasebet yoktu, demek belki de en doğrusu.