Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

1915'den bir panorama:
1.Tabur Kumandanı Binbaşı Lütfi Bey yazarport.com/yazi/17700/-yet... Dr.Hikmet Arda Anlatıyor: 1.Tabur Kumandanı Binbaşı Lütfi Bey uzun boylu, zayıf, babacan bir zattı. Bütün işi gücü, taburun ağırlık hayvanlarının koşumlarının ve semerlerinin tamiri idi; askerin talim ve terbiyesini kıymetli bölük kumandanlarına bırakmıştı. Tabur kumandanı Lütfi Bey'in bu tavrı, bazı kumandanlar tarafından tenkide tabi tutulurdu. Ancak Alay kumandanı "Bırakın benim tabur kumandanımı! ben onun her işinden memnunum" der, kumandanına kol kanat gererdi... "Seddülbahir'de bizim karşımızda Fransız kıt'aları vardı. Bunlar arasında bilhassa Senegalliler bulunuyordu. Bunlar cidden harpçi ve cesur idiler. Bizim süngü ve kasaturalarımıza mukabil, onların satırları meşhurdu. Bu satır yaraları da cidden amansızdı. Ama onları da korkutan ve titreten bizim Mehmetçiklerimizin Allah! Allah! naraları ile süngü hücumları idi. Onu gören ve işiten bir Senegalliyi siperde tutmaya artık imkân ve ihtimal yoktu. "Birgün gene bir ölüm kalım harbine tutuşmuştuk. Düşman topçuları evvelâ siperlerimizi alt üst etti. Kesif düşman askerleri sel gibi hücuma kalktılar. Mukabelelerimiz fayda vermiyordu. Düşmanı durduramıyorduk. Nihayet Senegalliler siperlerimizin bir kısmını işgal etti. Erlerimiz Kereviz dereye sığındılar. "Düşman için yol açılmıştı. Çünkü bundan sonra müdafaa hattı yoktu. Düşman Soğanlı dereye inecek ve tam Çanakkale'nin karşısında Boğaz'in en mühim bir mevkiini ele geçirmiş olacak, donanmasının yardımıyla bütün gayeleri olan İstanbul yolu da bu suretle kendilerine açılmış bulunacaktı. "Ben bir kısım sıhhiye efradımla bu ani ve müthiş hücum karşısında çekilmeye imkân bulamadım. Siperde vazife yaparken esir kaldım. " Başımıza dikilen Senegalli, simsiyah yüzünden akan terlerle güneşin karşısında adeta bir bronz heykel gibi elinde satırı ile duruyordu. Mukabeleye imkân da yoktu. Çünkü düşman askerleri bizleri geride bırakmış, siperlerimizden atlamış, Kereviz Dereye inmeye başlamışlardı. "Fakat kaç dakika geçti hatırlayamıyorum, müthiş bir Allah! Allah! nidası kulaklarımızı yırttı. Başlarında Alay kumandanımızın himaye ettiği o, mütevazi ve dindar kahraman 1. Tabur Kumandanı Binbaşı Lütfi Bey... Maneviyatı bozulmuş askerlerin başına geçmiş ve "YETİŞ YA MUHAMMED KİTABIN GİDİYOR" diye naralar atarak askerleri heyecana getirmiş ve ileri atılmıştı. Peşine takılarak kükreyen arslanlarla, siperlerimizi tekrar düşmandan geri almıştı... "Bu Allah! Allah! haykırışları arasında başımızda dikilen Senegalli de bizi bırakıp canını kurtarmaya uğraşan arkadaşları ile beraber kaçtı. " Onları takip eden kahraman askerlerimiz kükremiş aslana benziyor, peşine düştükleri düşmanın sırtına süngüsünü taktiği gibi o koskoca vücutları fırlatıp atıyordu. Bu şehamet karşısında, ona mukavemet edecek bir kuvvet yoktu ve olamazdı... Bu şekilde ilerleyen erlerimiz bizim siperleri geri aldığı gibi düşmanın da bir iki siperini zaptettiler. Nihayet düşmanın kesif mitralyöz ve makineli tüfek ateşi karşısında daha ilerlemeye imkân bulmayarak düşman siperlerine yerleşmişlerdi. "Biz korkunç bir rüyadan uyanır gibi idik. "Harp biraz mayna(ara) verdi. Geride Alay Kumandanının etrafında toplanan subaylar bu mütevazi kahramanın sebep olduğu mucize karşısında şükranlarını ifade edecek kelime ararken, Alay Kumandanımız,tabur komandanı Lütfi Bey'e olan ititmat ve sevgisini şöyle izhar etti: "İşte, dedi. Görüyorsunuz ya himayemi çok gördüğünüz ve serzeniş ettiğiniz bu zatı ben bugün için tuttum" " Sonra haber aldım. Bu binbaşı Lütfi Bey, Çanakkale'den sonra İran'da girişilen bir çevirme hareketinde Kirmanşah'ta şehit olmuş, Allah rahmet eylesin..." (Vehbi Vakkasoğlu'nun, "Bir Destandır ÇANAKKALE" eserinden alıntıdır.) Not: Senegalli bile Afrikanın bir ucundan gelip, Çanakkale'nin toprağına ayak basabiliyor... Batı'nın makyajı ne kadar alımlı ve ihtişamlı...
·
12 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.