Gönderi

395 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Zamanın Ayarı: İnsan
Çocukken masallarla öğrenen insan, büyüdüğünde de misallerle daha iyi anlayabiliyor. Saygı duyulması gereken zekalar, güzel bir kurguyla büyük bir evreni size sunabiliyorlar. Kurmacanın bu büyülü dünyasını kullanan Tanpınar da bize, bir enstitü üzerinden dünyayı ve insanı anlatıyor. Derinliği ve felsefesi olan bir roman, aynı zamanda oluşturduğu evren, merakınızı çekecek bir ilgi değerine sahip. Anlatım hususunda; bazen kıvrak bir zekanın muzip mizahını, absürt komedisini görürken bazen de gerçekle gerçeküstüyü yumuşak geçişlerle birbirine bağlayan, ustaca yapılmış metaforik ve simgesel bir anlatımla karşılaşıyoruz. Ancak bu anlatım öyle zorlayan bir anlatım değil. Aksine zekice yapılan mizahi bir anlatımı olduğu için bol bol ‘bıyık altı’ güldürüyor ve kendini sevdiriyor. Bu mizah ve absürt komedi yanı okurken ara ara aklıma Salah Birsel’in
Dört Köşeli Üçgen
Dört Köşeli Üçgen
kitabı geldi. Bence bu iki kitabın akrabalık ilişkisi var :) SAE kitabını okuyup beğenenler, bu kitabı da beğeneceklerdir diye düşünüyorum. “Saatleri Ayarlama Enstitüsü her şeyden evvel kendisine inanılmağa muhtaçtır.” Tanpınar, daha iyi anlayalım ve bu enstitüye inanalım diye uzun bir ön hazırlık yapıyor. Futboldaki olgun atak girişimi için yapılan uzun hazırlık pasları gibi epey top çeviriyor ve sonra anlatıyor enstitüyü. Bu yüzden SAE son 150 sayfada anlatılıyor aslında. Onun öncesinde karakterlere derinlik kazandırılıyor. Romandaki anlatıcı Hayri İrdal, diğer önemli karakterse Halit Ayarcı. Halit Ayarcı, hayata nizam verip insanlara ‘ayar’ çekmesini bilen, onlara gerçekten öte, kulağa hoş gelen, duymak isteyecekleri yalanları söyleyen, ilm-i siyaseti iyi ezber etmiş birisi. Bu yüzden ad-soyad seçimi roman geneline bakarsak oldukça manidar. Elindekini çok iyi pazarlayan iyi bir tüccar, bunun yanı sıra, insanlarla arasındaki diyaloğu iyi kuran bir siyasetçi var karşımızda. Eserde bu enstitü ve Hayri-Halit karakterleri üzerinden zekice yapılmış ironiler var. Kadrolaşmadaki ahbap-çavuş-hemşeri ilişkisi trajikomik yansıması ile tüketim ekonomisinin ‘otomat’laştırıp sistemli hale getirdiği arz tarafı ve sömürmeye hazır duruma getirdiği zihni uyuşturulmuş yığın haline gelen tüketici tarafı enstitü üzerinden karikatürize ediliyor. Romanın felsefi boyutuna gelirsek; Muvakkit Nuri Efendi üzerinden zaman felsefesi yapılıyor. Tanpınar’ın, dönemin filozoflarından olan Bergson’dan etkilendiği biliniyor. Zaman hususunda Bergson’un dikkat çeken görüşleri vardır. Eserde de bu felsefenin izleri görülüyor. Henri’nin yaptığı felsefenin benzerini, eserde bize Nuri anlatıyor, sonrasında da ustasından öğrendiklerini Hayri devam ettiriyor. Henri-Nuri-Hayri benzeşmesi bence rastlantı değil. Nuri Efendi, saat ve zaman üzerinden insanları okuyor. “Saatin kendisi mekân, yürüyüşü zaman, ayarı insandır” derken, Henri Efendi (Bergson) ise eşyada zaman beraberliği, ruhta süre bulunmaktadır diyor. Dolayısıyla bilince yani insana bağladığı dinamik olguyu süre diye isimlendirerek dış zamandan ayırıyor. Yine Nuri Efendi “Hâl yoktur, mazi ve onun emrinde bir istikbal vardır. Biz farkında olmadan istikbalimizi inşa ederiz” derken, Henri ise “Süre, geleceği kemiren ve ilerledikçe büyüyen geçmişin daimî ilerlemesidir” der. Yani “Süre, tıpkı bir kartopunun yuvarlanarak büyümesi gibi geleceği kemiren ve ilerledikçe büyüyen geçmişin daimî bir ilerlemesinden başka bir şey değildir”. Eserdeki zaman anlayışı da, baş karakterin (Hayri İrdal) zaman algısına bağlı olarak şekilleniyor. Bu yüzden düz bir zaman çizgisi yerine, zaman ölçeğinin çeşitli kısımlarına çağrışımlarla yolculuk yaptığınız oluyor. Romandaki zaman için şunu diyebiliriz; Hayri İrdal’ın şahsi süresiyle (bilinciyle), dış zamanın geçişlerle birbirine harmanlanması. (Uyarı: Buradan sonrası biraz detaylı analiz içereceğinden dolayı, kitabı okumamış olan arkadaşlar isterlerse devam etmeyebilirler.) Yukarıda Nuri Efendi’nin maziden gelişen bir istikbal anlayışı olduğunu söylemiştik. Halit Ayarcı ise “mazi ve istikbalini hâlin arasından gören zattır”. Yani onun dünyasında bugünün durumu, maziyi de değiştiriyor. Burada Tanpınar’ın zaman üzerinden yaptığı oyunu görüyoruz. Bu anlayış da aslında algıya ve hissiyata dayalı bir zaman kavrayışıdır. Bugünün hissi, maziye taşınıyor ve anılar değişiyor. Yani maziyi, hâl tayin ediyor. Eğer bir kişiyle maddi-manevi menfaat sağlayacağınız bir ortam doğduysa, geçmişte aranızda husumete dayalı olarak oluşan anılar, birden minnetle anılacak hâle gelebiliyor. “Yalan mı söylüyordu? Hayır. Sadece bugüne ait bir hissi maziye taşıyordu.” Bu aslında gerçekte de böyle değil midir? İnsanın diplomatik yanı, olanı olmayanla değiştirebiliyor. Bazen de psikolojik olarak akıl, o kötü anıyı karartıp yok sayabiliyor ya da gittikçe silikleşen anıya, o günün hissiyatıyla eklemeler, çıkarmalar yapabiliyor. Belki de felsefeyi, “metafizikle nihayetlenen bir psikoloji” olarak gören Bergson gibi, Tanpınar da benzer düşündüğü için romandaki felsefe-psikoloji birlikteliğini bozmuyor. Nuri Efendi’nin zaman felsefesi, Doktor Ramiz’in rüya ve psikanaliz yaklaşımlarıyla birlikte, psikoloji temelli felsefeyi destekler nitelikte. Doktor Ramiz’in, Hayri İrdal’ı hasta olduğuna ikna etmeye çalışıp, O’ndan bunu destekler rüyalar görmesini istemesi absürtken; Hayri İrdal’ın hastalığını doğrulayacak geçmişe dair bir rüya görme endişesiyle yaşayıp, geleceğine dair gerçekleşmesini sürekli bir korku ve gerilimle bekleyeceği kehanet gibi bir rüya görmesi de zaman üzerine güzel bir oyun, psikoloji üzerine düşündürücü bir hareketti. Psikolojik olarak Hayri İrdal, belki Doktor Ramiz’in baskısından kendini kurtarmak, belki de aklındaki iyice belirginleşen kuşkulara teslim olmak için, doktorun reçete ettiği kara rüyalara şartlanmışken, başka bir kara rüya gördü ve hayatını adeta bu rüyayı gerçek edecek şekilde yaşadı. Yani gerçek, sipariş rüyayla psikolojik olarak doğrulanacakken, rüyada görülenin psikolojik teslimiyetle ileriye doğru yaşanarak gerçekleştirilmesi söz konusu. İşte bu insan psikolojisinin karmaşasına dair düşündürücü bir detaydı. Sona gelelim... Romanın sonu da aklıma Halit Ayarcı’yla alakalı olarak şu sahneyi getirdi; youtu.be/1ZQcTnj7JsY?t=5968 Hayri İrdal’ın da Halit Ayarcı’nın da okura söyleyeceği şeyler, yansıtacağı duygular var. Ben Halit Ayarcı üzerinden şunları söyleyebilirim: Başarmanız için önce sizin kendinize ve o şeye inanmanız gerekir. Bu inanç temin edildiğinde insanları koca bir yalana bile inandırabilirsiniz. Yeter ki sizin inancınız onlara dahi yetecek kadar görkemli olsun. En çok inanan kaptan, gemiyi terk ettiğinde gemi su almaya başlar. Samimiyeti menfaatiyle ölçülen insanların muhabbeti, menfaatine endekslidir (Bu da özellikle son sahnenin söylediğidir)
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Saatleri Ayarlama EnstitüsüAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 202342bin okunma
··
1.262 görüntüleme
Resul Bulama okurunun profil resmi
Beklenen inceleme gelmiş:)) Emin Hocam, kiitaba başlamak için sizin bitirmenizi bekliyorduk. Şimdi araya birkaç kitap girdi, en kısa sürede başlayacağım. Umarım sizin aktardığınız kadar biz de faydalanırız. Ali Ural öykü yazamıyorum diyen bir öğrencisine git beş defa SAE yi oku demiş. Demek ki bizim de anlayana kadar okumamız gerekiyor. Anlama konusunda bu inceleminizin de bize çok faydalı olacağı görünüyor. Kaleminize sağlık, teşekkürlerimle...
Emin K. okurunun profil resmi
Evet, sonunda inceleme geldi :)) Biraz ben tembellik ettim biraz da yoğunluktan uzadı süreç. Ama siz böyle deyince de daha evvel bitirseymişim keşke dedim Resul Hocam :) Malzemesi bol, mizahı yerinde bir eser, o yüzden Ali Ural ' ın tavsiyesini anlayabiliyorum. Farklı ilhamlara kapı açacak küçük hikayeler çıkar bu romandan. Ayrıca size şunu da söyleyeyim ; kesinlikle zor bir kitap değil, gözünüz korkmasın. Keyifle, gülerek, düşünerek okuyacağınız bir kitap. Size de söyleyeceği başka şeyler olacaktır. Kısa sürede yapacağınız verimli bir okuma olur umarım. Yorumunuz için teşekkür ederim :)
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
marsistik okurunun profil resmi
Çok ama çok güzel bir inceleme olmuş kitabı okudum ve sonra sizin incelemenizle karşılaştım şimdi bal dök yala oldu.
Emin K. okurunun profil resmi
İşte bu güzel bir gelişme, tam zamanında okumuşsunuz desenize :) bu kadar yerini bulmuş olmasına sevindim.
ÖZgülYILMAZ okurunun profil resmi
çok güzel bir inceleme olmuş, kaleminize sağlık. ben kitabın henüz yarısındayım, böylesi değerli incelemeleri okuyunca kitaptan alınan tat bir başka oluyor. Final ifadenize ayrıca bayıldım: "Samimiyeti menfaatiyle ölçülen insanların muhabbeti, menfaatine endekslidir"
Emin K. okurunun profil resmi
Sizi gayet iyi anlıyorum, bir de kitap sonrası inceleme okumak var ki onun keyfi de ayrı. Beğenmiş olmanıza sevindim, yorumunuz ve vakit ayırdığınız için teşekkürler.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.