Gönderi

Öyküde Mizah
Bu iletim, mütevelli heyeti
Hercaiokumalar /Ayşe
Hercaiokumalar /Ayşe
,
İpek Demirer
İpek Demirer
,
Erhan
Erhan
,
Hakan Sülün
Hakan Sülün
,
Li-3
Li-3
'den mürekkep öykü dostlarıma ithaftır. Bana öyle gelir ki, bir kurmaca duygu panayırıdır. Olmalı. Hüzün olmalı. Mizah olmalı. Sevgi olmalı. Nefret. Hicran. Merak. Her şey tadında. Roman için kolaydır bu. Yerim dar diyemez. Peki ya öykü? Öykü zordur. Yeri dardır çünkü. Cortazar ne der? “Roman puanla kazanır, ama öykünün tek şansı nakavt etmektir.” “Cinayeti Gördüm” öyküsünde yazarın, aklıma bunlar geldi. Anlatıcıyla oynadığı girişi okurken tam da. Nakavt etmek? Zor bu yahu. Ama amaç bu. Peki mizahın öyküdeki yeri? Ya amaçtır ya da hiciv. Amaç ve hiciv, ne alaka dediğinizi duyar gibiyim. Öyle ama. Amaç güldürmek olunca, işin kolayı diyeceğim de, güldürmek zor diyeceksiniz. Doğru. Güldürmek ayrı bir yetenek. Ancaaak, amaç güldürmek olursa, kalem yetenekli olsa bile pop olur ürün. Bu fukara öyle düşünüyor. Pop ürünün alıcısı çoktur zira. Hoştur ama boştur. Saman alevi dediğimiz cinsten. Pop, der, biter hemen. “Masumiyet” filmi Altın Portakalı aldı. Ama bakın izleyicisine, azdır. Devamını çeker Demirkubuz. “Kader” Der ki, “Masumiyet” filminden çıkardım senaryoyu. Yahu bu bile acayip bir şey! Daha bir bomba geliyor. Ve yapımcı arar garibim. Para yatıracak özel ya da tüzel varlıklar. Zar zor bulur. Yapılır film. Bana göre inanılmazdır. Sahne sahne aklımda. Replikleri bile ezberledim. Yapımcı iflas eder ama. Kaşkaval mı Kars gravyeri mi? Ankesörlü mü, yoksa sömenli mi? “Recep İvedik” bir de. Elemanın parası vardır bir önceki filmden. Olsun. Yine sıraya girer yapımcılar. Bankalar yarışırlar. Para bizden olsun diye. Filmin n+1’incisi çekilecektir. Çekilir. Ne olur? n+2’cisinin parası, bir de birkaç milyon atar cebe yönetmen. Bir sonraki adımda, Demirkubuz “Kıskanmak” filmine karar verir. Pop çekmem diye tutturmuştur bir defa. Senaryo Nahid Sırrı Örik’in aynı adlı romanındandır. Birkaç sinema, hayır sever yapımcı hibe eder yine. Yine hüsran. Film bombadır ama seyredeni azdır. Çileli doğmuşum zaten ezelden, Hasrete alıştım, Ne gelir elden, diye yırtınır Demirkubuz ama pop hastası seyirci yine izlemez. Öyküde mizah, hicivle olsun dedik ya, nasıl ve ne demektir bu? Hiciv güldürür, en azından gülümsetir. Çarpıklığı gözümüze sokar. Asıl amacı eleştiridir. Mesela Çarli Çaplin. Açın izleyin Şehir Işıkları’nı, gülmezseniz para yok. Ama amacı nedir, bir düşünün. Tek değildir. Mizah, sevgi, nefret, hicran…Ve estetik. Çünkü sanattır derdi. Sanat her şeyimizdir. Anlıyor musunuz bunu? Her şeyimiz. Her şeyimiz arkadaşlar. Zaten elimizde ne kaldı ki? İnsanoğlu, affedersiniz, bok böceğinden daha aşağılık bir mahluk. Anlamak da zor kötüyü. Karmaşık. Maskeleri o kadar çok ki insanların ve ilk kendini kandırır aynada. Kendini kandırmış biri için diğerleri basit bir hikâyedir. Bugünlerimizde varsa eğer gururlanacağımız bir şeyler, EMPATİ diyorum ben buna, işte bize bunu getiren pop dışı sanattır. Pop sanatı hepten mi boşla malıyız? Elbette hayır. Hakikisini de unutmadan ama. Madem konumuz edebiyat, o öyle bir şey ki, önce kalemleri sonra kalpleri yumuşatır. Çünkü, empati üretir edebiyat. Bulaşıcıdır ha! Umarım tüm eş dost, herkese bulaşır. Empati hastalığına yakalanasınız inşallah.
··
91 görüntüleme
Erhan okurunun profil resmi
Dün yazamadım kusura bakma hocam. Teşekkürler değerli ithaf/ empati dolu yazı için - empati esas elbette. Cinayeti gördüm sersemletti beni de- ama daha deviremedi, yarıdayım hala. Aşağıda Ayşe'yle değindiğiniz gibi okuyucu için yapılıyor her şey, öykü bile bir yerde okuyucusunu arıyor kıyıda köşede. Popüler olma hevesi var hep, ülkemiz söz konusu olunca kolay yoldan zirveye ulaşma hedefleniyor çoğunlukla. Bunun için temel enstrümanlardan biri tırnak içinde sanat. Sanat tırnak içine alınınca toplum için oluyor aniden, halk mutlu, sanatçı mutlu, herkes mutlu. Bir kaç kıllanan adam of çekiyor buralarda sadece. Demirkubuz da film çekiyor sesizce. Mizah, öyküde özellikle, alttan verilince güzel elbette, ama aç insan için fark etmiyor ki kaşar Kars'tan da gelse BİM'den de. Kendine yakışanı giyiyor, gerçi o da göreceli . Belki -50000 sattığına göre- esas olan 17 yaştır. Teşekkürler tekrar hocam. Her şeye rağmen sanat diyen insanlarla ol hocam hayatın boyunca.
Metin T. okurunun profil resmi
Teşekkür ederim güzel dileklerin için. Hele de son paragraf. Ömrüne bereket değerli, sevgili dostum.
Bu yorum görüntülenemiyor
İpek Demirer okurunun profil resmi
Bu güzel yazı için teşekkür ederim. Bana önerdiğin filmleri yazıda toplamışsın :) ve ben daha hepsini izlemedim. Ama en kısa zamanda izleyeceğim tabi ki. Söz dinlerim bilirsin :)) Pop edebiyat ya da pop olan her şey. Dediğin gibi saman alevidir. İyi ki de öyle. Çoğunlukla tahammül edemiyorum çünkü. Bu tarza her ne kadar kızsam da bazen insanlara hak verdiğim de oluyor. Herkesin hayatı yeterince ciddi. Bu yüzden belki de Recep İvedik izliyorlar. Sadece gülmek istiyorlar belki ? Gülerken düşünmek istemiyorlar ? Bu yüzden Şehrin Işıkları’nı tercih etmiyorlar. Bu yüzden Gökbakar evrimini tamamlamamış bir karakter yaratarak zengin oluyor. Bu yüzden Demirkubuz’un şansı yaver gitmiyor. Her şey okur için :) Okuru memnun etmek ya da okura elle tutulur bir şeyler vermek. Yazarın tercihi bu. Tercihine göre de hitab ettiğin kitle değişiyor haliyle. Bu tercihe elbette ekonomik koşullar yön veriyor çoğu zaman. Sanatsal bir kaygı mı güdüyor yazar yoksa kaygıları ekonomik mi ? Bir çok etkenden söz edebiliriz tabi. Aklıma ilk ekonomik etkenler geldiği için onu yazmak istedim. Umarım yarın bu eleştirdiğim yazarlarla aynı yerde bulmam kendimi :D Gerçi İshak var olduğu sürece böyle bir şey olacağını sanmam. Bana çok şey kattı. Her birinize ayrı ayrı teşekkür ederim.
Metin T. okurunun profil resmi
"Herkesin hayatı yeterince ciddi. Bu yüzden belki de Recep İvedik izliyorlar. Sadece gülmek istiyorlar belki ? Gülerken düşünmek istemiyorlar?" Kesin öyle. Zaten hep olacak böyle filmler. İtirazımız da olmaz. "Gerçi İshak var olduğu sürece böyle bir şey olacağını sanmam. Bana çok şey kattı. Her birinize ayrı ayrı teşekkür ederim."Bilmukabele efendim. Aynı duygular bu fukarada da filiz verdi. İshak ilelebet payidar kalacaktır. :))) Güzel öykülü günler kotarmak vesilesiyle cemi cümlemize İpekcik.
1 sonraki yanıtı göster
Hercaiokumalar /Ayşe okurunun profil resmi
Hocam, kıymetli ithafın için çok teşekkür ederim öncelikle. :) Bir eserin sanat eseri olabilmesi için ciddi bir emek gerekiyor, diğer yandan yazmaya devam etmek için muhatap da gerekiyor. Oğuz Atay' a "Ben buradayım sevgili okuyucu sen neredesin?" sorusunu sorduran bu muhatap bulma ihtiyacıdır. Mizahla ilgili tespitlerin çok önemli zira popüler kültürün de en çok kullandığı malzemedir mizah. Son paragrafına yürekten katılıyorum ve edebiyatın herkese bulaşması ve empati hastlagina yakalanmak dileğini tekrar ederek sözlerimi tamamlıyorum.
Metin T. okurunun profil resmi
Bir yazar bir eseri neden yazar? Paylaşmak için, okuyabilme potansiyeli olanlar için yazar. Kendim için yazdım ben, diyenler de var. Yalan. Külliyen yalan. Bu Kafka için de, Pessoa için de, Hidayet için de yalan. Bir kere, kendin için neden kağıda dökesin? Kafanın içinde ve kafan da her zaman senle beraber ki, düşün düşün, mutlu ol. Dolayısıyla Ayşe, senin "muhatap da gerekiyor. " dediğin şey bir apriori. Sonuna kadar katılıyorum. Dedim ya, bir apriori. Biz bu sitede neden varız? Neden kafamızdaki incelemeleri buraya yazıyoruz? Sosyal olma hali işte böyle bir şey. Başkaları okusun diye. Onlarla paylaşım mutlu olmak için. Bu kısım eksikti yazımda, eline sağlık ki tamamladın.
Osman Y. okurunun profil resmi
Eline canına sağlık ağabey, ne güzel bir ileti olmuş :) Elbette - tabi kendimce- öykü yazmak roman yazmaktan zordur , bir başka deyişle kısa anlatmak uzun anlatmaktan meşakkatlidir. Belki de bu nedenle novella yükseliştedir, uzun öykü etkileyicidir. Tabi kısa roman olabileceği gibi uzun öykü de oluyor. Son tahlilde bize ne anlattığı ve nasıl anlattığı meselesine geliyor yazarın. Hiciv meselesine gelince , gülümsetmek de güldürmekten zordur sanki. Neşe ile hüzün arasındadır çünkü gülümsemek. İnanan-inanmayan herkese saygılarımla vaaz etmeden şu kadarını söyleyeyim. İslam peygamberi için, hiç kahkaha atmadığı ama hiçbir zaman da somurtmadığı söylenir, tebessüm ettiği çoğunlukla. İtidali temsil ettiği vurgulanır. Sinemaya da çok yer ayırmışsın bu kısa yazında, iyi de etmişsin. Masumiyet-Kader ikilisi açıkçası favori filmlerimdendir. Demirkubuz sineması hatta bütünüyle. Dostoyevski ile çok özdeş bulurum anlatım dilini, arka plandaki fondaki sesleri de çok kıymetlidir, bir sokak sesi, bir tv sesi, bir arka plan muhabbeti genellikle eşlik eder sahnelere. Fakat bu filmlerin bir hayli meraklısı olduğu kanaatindeyim, çok da ıskalandığını az izlendiğini sanmıyorum. İlk aklıma gelenler bunlar oldu, daha fazla uzatmayayım, teşekkürler.
Metin T. okurunun profil resmi
"İslam peygamberi için, hiç kahkaha atmadığı ama hiçbir zaman da somurtmadığı söylenir, tebessüm ettiği çoğunlukla. İtidali temsil ettiği vurgulanır." Ne güzel. Gönüllere boşuna taht kurmadı peygamberimiz. Onca inananı var. Boşuna mı? Elbette değil. Masumiyet-Kader filmleri için ne düşündüğünü bilirim. Muhabbetini ettik zira. Kült filmler evet. Yine de İrecep İvedik :))) Var ol Osmancığım. Güzel, edebiyatlı günlerde görüşmek üzere.
Li-3 okurunun profil resmi
Öncelikle teşekkür ederim :) bu güzel yazıdaki mürekkep damlalarından biri olmak çok güzel, eğitici ve öğretici. Sevincimiz hüznümüzden mütevellit ayol. :) acımızı seviyoruz acımızdan sakınıyoruz. Yazmaktan gayrı elimizde çok az şey kaldı. Sanattan gayrı neyimiz var :) Yazıyorsam vallahi de istediğimden değil ihtiyaç duyduğumdan. Paylaşmak ve derdimi anlatabilmek, karın ağrım bu yahu. Bu cemiyetin cem-i cümle azasından allah razı olsun :) Öperim can evinizden :))
Metin T. okurunun profil resmi
Yazmak arzusuyla mütevellit duyguların hiç tükenmesin. Paylaşmak ve derdini anlatabilmek, karın ağrın buysa eğer, bitmesin bu ağrın inşallah. Can evimiz kurban sana.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.