Gönderi

Aklıyla olduğu kadar gözleriyle de gördükleri kendisine fazlaca ağırlık vermiş olacak ki Ulu Hakanımız havagazı lambasını kapattı ve o karanlıkta bir sâyepüşun altındaki yaldızlı koltuğa oturdu. Gecenin o saatinde hâlâ, ipek gömleği, kruvaze yeleği, siyah redingotu üzerindeydi. Fesini çıkardı ve sinâmeki şurubu dolu billûr bardağa uzandı. Besmele çektikten sonra bardağı dikip son damlasına kadar içti. Bu esnâda nedense sol eli başının tepesindeydi. Ulu Hakanımız ilacını içtikten sonra Cenâb-ı Hakk’tan şifa niyâz eyledi. Çünkü sadece kendisine ait helâ-yı hümayunun müstahdem tarafından temizlenmesine dört gündür gerek kalmıyordu. Yıldız’dan, Efendimiz’in peklik denilen bela-yı muazzamadan mustarip olduğuna dâir bir şayia yayılması bir faciâ olurdu. Bereket versin ki müstahdem, şâyân-ı itimat bir helalzadeydi.
·
12 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.