Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

"1924 doğumlu Muzaffer Hacıhasanoğlu'nu 1985 yılında yitirdik. Ölümünden sonra uzun süre roman ve öykülerinin yeni basımları yapılmadı. Bugün Muzaffer Hacıhasanoğlu'nun adını kaç kişi bilir. Edebiyatımıza önemli katkıları olmuş, değeri bilinmemiş yazarlardan biridir. (...) 1948 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni bitiren Hacıhasanoğlu'nun iç hastalıkları uzmanı olarak Anadolu'nun çeşitli il ve ilçelerinde bulunmuş. Meslek yaşamındaki gözlemleri, deneyimleri, edebiyatını besleyen yaşam zenginlikleri olarak ona geri dönmüştür. İnsan sevgisini ve sıcaklığını her yapıtında güçlü bir biçimde duyumsatmış, öykü ve romanlarında taşra yaşamını, yoksul insanları içtenlikle anlatmıştır. (...) Evlerde Sevgi Yoktu, yazarın salığında kitaplaşmamış ya da kitaplaşmamıştı. Kayıp bir romandı. (...) Daha ilk cümlesiyle nasıl acımasız bir atmosfere gireceğimizi söylüyor zaten: "Benim babam üvey değildi." Bu nasıl bir babaydı o zaman? Dilinde beni ilk çarpan, kısa ve yalın cümlelerle kurulan ritim olmuştu. Diyaloglarda yerel dili ve argoyu abartıya kaçmadan kullanması ise bir ustalıktı. Öyküyü dilinin şiirle flörtleştiği, genellikle öykü yazarı için söylenen yüz metre koşucusunun tempolu anlatımı 164 sayfa boyunca düşmüyor; ne yazarın kalemi soluk soluğa kalıp tıkanıyor ne de okur yoruluyordu. Dilde riske girmiş ve üstesinden gelmiş yazar. Bu nedenle de Evlerde Sevgi Yoktu'nun özel bir yeri vardır benim için. Hatta, öznel bir değerlendirme olsa da Hacıhasanoğlu'nun baş yapıtıdır benim için" (Cemil Kavukçu - Örümcek Kapanı) Cemil Kavukçu'nun sözünü ettiği Muzaffer Hacıhasanoğlu'nu da Evlerde Sevgi Yoktu kitabını da bende ilk kez duyuyorum. En kısa sürede temin edip okuyacağım. Cemil Kavukçu Hacıhasanoğlu'nun bu romanıyla bir arkadaşının evlerine Milliyet gazetesi ile gelerek, heyecanlı bir şekilde gazetedeki tefrikayı okumasını istemesiyle tanışıyor. Tefrikayı beğendikten sonra devamlı gazeteden takip ediyor ki daha o sıralarda lise öğrencisi, yıl 1970... ve bundan 13 yıl sonra 1983 yılında Cemil Kavukçu ilk öykü kitabı Pazar Güneşi'ni yayımlanıyor. Somut Dergisinin 1983 Ağustos sayısında Cemil Kavukçu'nun ilk öykü kitabı ile ilgili Muzaffer Hacıhasanoğlu imzalı bir yazı çıkıyor. Gerçekten çok ilginç anlar bunlar. Bu olaydan sonra Cemil Kavukçu'nun gözünde Hacıhasanoğlu elbette çok özel bir yerde olmalıdır. Bir duygusal bağlılık olduğu kesin, acaba Cemil Kavukçu'nun Hacıhasanoğlu için söylediği tüm şeyler gerçekten objektif mi? Ne kadar duygusallık olsa da ben Cemil Kavukçu'nun analizinin doğru olduğunu düşünüyorum... Evlerde Sevgi Yoktu kitabını okuyarak ta Hacıhasaboğlu'nu anlamaya çalışacağım.
·
18 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.