Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Kadın!
Tarihte kadının yeri ve önemi... Geç tarihi! Görüyoruz şuan verilen değeri! Ve bizim için şuan önemli! Her insan inandığına göre değer verir insana! Uzun zamandır toplumumuzda yer alan Kadın'a yönelik olumsuzluk içeren her türlü eylem neden sorusunu akıllarımıza ve vicdanlarımıza bir ok gibi sapladığının düşüncesindeyim. Sadece ülkemizde yaşananlar açısından ele almak tabi ki de sorunun ulusal olmadığını göstermeyecektir. Dünya genelinde yaşanan bir durumdur. Fakat özellikle ülkemizde yayılması ve bunun haber kaynaklarınca yayınlanması ve sosyal medya tarafından yayınlanması aslında toplum olarak ne kadar zor bir durumda olduğumuzun, ne kadar birbirinden habersiz ve birbirimizi umursamaz olduğumuzun acı bir görselidir. Neden ? "Ta ki, işlenen bu kötülük emsal teşkil edip zihinlere ve hayatlara yer etmesin, normalleşmesin."(Oyuncak Tamirhanesi - Metin Karabaşoğlu -Syf-99) Diyor ve nede güzel söylüyor. Şöyle bir örnek vermek istiyorum. Bu birçok insana garip gelebilir ve ne var ki bunda olması gereken bu diyebilir. Ama mesele burada değil. Yani olup olmamasında değil, milletin nasıl alıştırıldığını görmekte gizli. Doğma büyüme Erzurum'luyum. Ve Erzurum bilindiği üzere muhafazakar bir topluma sahiptir. Çocukluk çağlarımızda kulaklarımıza hep çarpardı. Eskiden Erzurum'da iki sevgili yan yana yürümekten çekinir, eskiden Erzurum'da Ramazan aylarında hiç bir lokanta,kahve,çay ocağı, kafeterya, çorbacı vs. iftar vaktine kadar açık olmazdı bu çok eski bir zaman değil bundan en fazla 15-20 yıl öncesi böyleydi, yani bu dönemleri görmüş ve yaşamış biriyim. Ama şimdi bakıyorum eskinin o manevi yapısı bozulalı çok olmuş. Adı geçen açık işletmeleri geçin artık insanlar gayet normal bir şeymiş gibi meydanlarda bile işi çığrığından çıkarıyor. E haliyle zaman zaman tatsız olaylarda yaşanıyor. Bu durumları 15-20 yıl öncesinden yapmayanlar saygısından , edebinden, hayasından yapmıyorlardı. Korktuklarından değil. Korkuyorlardı ama sadece Allah'tan... Bunlara esnaf kesimi de dahil. Buna sebep kişisel menfaat ve çıkarların zamanla toplumu esir etmesi, yani o yaptı bende yapayım düşüncesinin yayılmasını görüyorum. Şöyle ki böyle bir durum şunu düşündürüyor insana, bugün batı diye nitelendirilen toplumda hiç mi yaşanmıyor? Yaşanıyorsa neden basına,sosyal medyaya yayılmıyor? Yayılıyorsa hangi oranda ? Bugüne kadar şahsen karşılaşmadım. Gözümden kaçmış olabilir, görmemiş de olabilirim. Ama bu olmadığını, yaşanmadığını kanıtlamaz. Söylenecek her sözü o kadar dikkatle seçmeliyim ki, kimse incinmesin, alınmasın, darılmasın. O kadar hassas bir konu. Fakat gerçeklerin acı verdiği bir zamanda yaşadığımız içinde bu durumda kendime ne denli engel olabilirim bilemiyorum. Aslında fazla uzatmak niyetinde de değilim. Tarihi derinlikleri değerlendirecek kadar bilgi sahibi de değilim. Ama akledince nelerin eksik olduğunu kendimce görebiliyorum. İnsan ne tarafa meylediyorsa karşısında olan durumları kendince yorumlayabiliyor, eksik ve hatalı görebiliyor. Bu sebeple belirteceğim şeyler kendi düşüncelerimden ibarettir. Gerçekte toplumumuza yönelik olsada bireysel olarak kimseye karşı yazılmamıştır ve art niyet taşımamaktır. Ben inancıma göre gördüklerimi , ama olmaması gerekenleri dile getirmeye çalışırken, yanlış olanları da eleştireceğim. Bir kadın söz konusu olunca onu genelde tek başına anlatmak mümkün değildir. Bunun için karşı cins bir figüranın olması da gereklidir. Burada Oscar Wilde'nin şu sözü bana karşıt olsa da katılmamak elde değildir. "Kadınlar sevilmek için yaratılmıştır, anlamak için değil." Oscar Wilde Bu sözü hayatlarımıza tatbik edebilsek. Belki de bir çok sorun temelinden çözülecek duruma gelecektir. Burada toplumumuzda olan şu eksiklik akla geliyor. Görmek ve bilmekte üstümüze yoktur. Amma uygulamada her daim geri kalırız. Ki bu söze gelmeden önce Fahri Kainat Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (sav) ne diyor Veda Hutbesinde "Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah'ın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah'ın emriyle helal kıldınız. " Düşünenler, akledenler için elbetteki nasihat ve ders veren bir emir vardır. Ve yine Fahri Kainat Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (sav) buyuruyor. اَلدُّنْيَا مَتَاعٌ وَخَيْرُ مَتَاعِهَا الْمَرْأَةُ الصَّالِحَةُ "Dünya (başlı başına) bir faydalanma(imkanı) dır. Dünyanın en hayırlı nimeti de saliha kadındır“.  (Müslim, rada' 64; Nesai, nikah 15; Ahmed b. Hanbel, II, l68; Abd bin HUmeyd Müsned hadis no: 327;Beğai, Şerhus Sünne hadis no: 2241; Ebi Nuaym, Hilyetül Evliya hadis no: 4364.) Ve yine ilahi emir çınlıyor kulaklarımızda "İnsanoğlu nankördür." (Adiyat Suresi, 6. ayet) "Gerçekten insan, Rabbine karşı nankördür." Ve yine insanın ziyanda olduğunu gösteren bir ilahi emir. Asr Suresi Meali. ﴾1﴿ Asra yemin ederim ki, ﴾2﴿ İnsan gerçekten ziyandadır. ﴾3﴿ Ancak iman edip iyi dünya ve âhiret için yararı işler yapanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler başkadır. Ne emrediliyor bize ? İyilik, hak ve sabrı tavsiye etmek. Bunlardan uzaklaşınca ziyanda,zararda olacağımız uyarısı yapılıyor. Bugün biz toplum olarak ne yapıyoruz.? Bireysel çıkarlarımızı bütün kültürel,ahlaki,dini ve insani değerlerden üstün görüyoruz. Peki toplumumuzda geçmiş zamanlarda yaşanmış o kadar çok güzel örnek var ki hangisini dile getirsem bilemiyorum. Sadaka taşlarından sadece ihtiyacı olanların almasınımı, siftah eden esnafın , siftah etmeyen komşusuna müşterisini yönlendirmesini mi yoksa hepsinden önemlisi Fahri Kainat Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (sav)'in "Komşusu açken tok yatan, bizden değildir." diye kesin bir dille belirtmiş olduğu birliği ve beraberliği mi? Bizi toplum olarak değerlerimizden ve kültürümüzden uzaklaştıranın ne olduğunu anladığımız gün birlikteliğimizi yeniden tesis edeceğimiz gün olacaktır. Tarih boyunca İslam ile şereflenmiş bütün toplumlar gittikleri bütün coğrafyalar da huzuru ve adaleti taşımışlardır. Bunun en belirgin şehri Kudüs'tür. Kudüs tarihinde Müslümanlar dışında ona hükmeden hiç bir toplum tarafından huzur bulmamıştır ve bugün buna şahitlik ediyoruz.! Ama susuyoruz.! Şimdi nereden nereye geldik diye yakınanlar olabilir. Belki buraya kadar okumayanlarda olabilir. Ben bunu kendi vicdanımı sorgulayabilmek için yazıyorum. Ne diyorduk bir figüran gerekli bir kadını anlatabilmek için. Buda mümkün olmayacak gibi. Kendimi örneklendirip nefsime hizmet etmek istemiyorum. Aslında temel sorun nefislerimizi tam manasıyla tanımamamızdan kaynaklanıyor. Bence böyle. Konuları dağıtmakta üstüme yoktur. Dağınıklığı sevdiğimden değil. Bütünlüğü sağlayamadığımdandır.:) Biz toplum olarak ne zaman her daim düşmanımız olan ve hiç bir zaman kalkınmamızı istemeyen batıya uyarak , örnek alarak ama gereksiz şeyleri, ve bir çok şeyin empoze edilmesine sessiz kalarak kendi sonumuzu kendimiz hazırlamışız aslında . Ama bizi uyaran biri var ta 1400 yıl öncesinden . Yine görmemiş, yine dinlememiş, yine kulak asmamışız. “Kim bir kavme benzemeye çalışırsa, o da onlardandır.” Gayr-i müslim­lere veya fâsıklara benzeme ve onların nefsânî hayat tarzlarını taklit etme hastalığı, îmânı tehlikeye atan hususlardan biridir. Îman temelindeki çözülmelerin, fikrî ve ahlâkî yozlaşmaların birçoğu, bu tür taklitlerle başlar. Taklit, zamanla alışkanlık ve huy hâline gelir. Sonrasında ise şeklî beraberlik, zihnî beraberliğe, zihnî beraberlik ise zamanla kalbî beraberliğe kadar gider. Bunun içindir ki hadîs-i şerîfte: “Kim bir kavme benzemeye çalışırsa, o da onlardandır.” buyrulmuştur. (Ebû Dâvûd, Libâs, 4/4031)" Şimdi sorunun temeli anlaşılmıştır diye umuyorum. Kadın ile ilgili tarihe ismini bir şekilde bırakmış bazı insanların sözlerini paylaştıktan sonra düşüncelerime devam edeceğim. Kişiye imandan sonra verilen şeylerin en hayırlısı saliha kadındır. (Hz. Ömer) Hz. Ömer’in Mekke halkı ile Medine halkını, kadınlara hâkimiyet bakımından karşılaştırdığı şu sözleri de toplum değiştikçe ilişki ve davranışların da değişebileceğini göstermektedir: “Biz muhacirler kadınlarımıza hâkimdik, sözümüzden çıkmazlardı, Medine’ye gelince gördük ki, Medine’nin yerli kadınları kocalarına hâkim durumdalar, bu defa bizim kadınlarımız da onlara benzemeye, onlar gibi davranmaya başladılar” (Buhârî, “Nikâh”, 83; İbn Âşûr, V, 41-42). (Kuran Yolu Tefsiri Nisa Suresi 34. Ayet Tefsiri)  "Yeryüzünde gördüğümüz her şey, kadının eseridir." Mustafa Kemal Atatürk "Kadınlar insandır, erkekler insanoğlu." Neşet Ertaş Kadın; bilmeyene 'nefs', bilene 'nefes'tir.  Şems-i Tebrizi "Güzel bir kadın göze, iyi bir kadın da kalbe hoş görünür, birincisi pırlanta, ikincisi hazinedir." Napoleon Bonaparte Şimdi bu sözlere bakınca temel sorun erkeklerde gözüküyor ki bu kabul edilebilir ama genelleme yapılmayacak bir gerçektir. Müslümanlar için bir kadının önemi saymakla bitmez aslında. Ama kadına önem vermek inanç esaslı mıdır? Ya da inanç esaslı mı olmalıdır? diye sorabiliriz kendimize... Ki bunu herkes kendi değerleri doğrultusunda değerlendirecektir. Ama doğru her zaman tektir. İkinci bir doğru olmaz , sadece alternatiftir. Ve alternatif tekliflerin aslı dururken önemi yoktur. Benim inancım önce insana karşı saygılı olmamı ve sevmemi istiyor ve diyor ki müminler kardeştir. "Müminler ancak kardeştirler, öyleyse iki kardeşinizin arasını düzeltin, Allah’a itaatsizlikten sakının ki rahmetine mazhar olasınız." (Hucurat Süresi 10. Ayet Meali) Şimdi bu ilahi emirden haberdar olup buna göre hareket etmediğimiz takdirde elbetteki bir cezası,ceremesi olacaktır. Ki dikkat edildiğinde kadın, erkek demiyor. Müminler kardeştir diyor ve sorunları aracı olarak çözmemiz , uzlaştırmamız isteniyor. Kadın önemlidir . Çünkü, ALLAH'ın emanetidir. Kadın önemlidir. Çünkü, Anne adayıdır. "Cennet annelerin , ayakları altındadır." Kadın önemlidir. Çünkü, Ümmetin çokluğuyla sevinecek bir Peygamber'e inanmış ve iman etmişiz. Kadın önemlidir. Çünkü, İNSAN'dır. Daha sonra yine eklemelerim olacak . :)
··
94 görüntüleme
нιssι∂εяυη okurunun profil resmi
Merakla bekliyorum👍
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.