Büyülü Anlatımın Siyah Beyaz RomanıÖncelikle bu romanı, ötekilerle problemi olanlar okumasınlar.
Okuduklarınızı şu an tuşlara değen parmaklarım yazıyor ama aslında beni yazdırttıran kitabın ta kendisidir. Zihnimden kitaba dair kelimeler akıyor sınırsızca. Kapağını kapattım ama sızısı devam ediyor kalbimde.
Bu coğrafyanın hikayesidir, topraktan doğan, toprağın meselidir. Toprak temizdir, arıdır ama insanoğlu kirlidir, siyahtır, zifire bulanmıştır bir kere. Benden değil dediğini ötekileştirir, yok etmek ister onları çünkü ondan değildir, onun klanından değildir, onun ırkından değildir, onun dininden değildir, onun mezhebinden değildir... Evinin üzerini kırmızıyla boyamıştır bir defa öteki gördüğünün, bundan geri dönüş yoktur, ucunda yalnızca ölüm vardır, palayla kafası koparılan çocuklar vardır, kan vardır, irin vardır, nefret vardır, var oğlu vardır.
Hikayede Leyla vardır, Serpil vardır, Özgür vardır, Sur Civan vardır, dört tane arkadaş vardır, göz yaşı vardır, kan vardır, bütün bunun içinde birbirine yoldaş olmaya çalışan kadınlar vardır, bu katran karası toprağın içerisinden filizlenmeye çalışan aşk vardır, sevda masalı vardır. Babalar vardır çocuklarından kendini saklayan, aileler vardır kendini hiç tanıtmayan/tanıtamayan, kardeşler vardır katliamda birbirini kaybeden ve ölmek üzereyken tekrar kavuşan. Ölüm bu coğrafyada sürekli kol gezer ötekilerin ardından. Ölüm gelmese bile korkusu gelir, yakalar, sımsıkı boğazına sarılır, alır aklını senden.
Yitip giden canlar, bir daha dönemeyenler, toprağına hasret kalanlar, kökünden temelli koparılanlar, korkudan artık göremeyen gözler, sevdalanamayan taşlaşmış yürekler, ölüm makinesine dönüştürülmüş insanlar... Bu zifirin, karanlığın ardında hala bir şey yapılabilir diye çabalayan vicdanlı insanlar, ön yargıları yıkan insanlar, sevdalanmaya çalışan insanlar, korkuyu yenmeye insanlar, kötülüğü yenmeye çalışan insanlar...
Bu kitap ölümü, zifri, katranı, irini, kötülüğü, çok kötülüğü, daha kötülüğü, okura işkence etmeden anlatan bir yazarın romanıdır. Dili öyle muhteşem, öyle akıcı, öyle şaşırtıcı ve öyle büyülüdür ki, kitapta anlatılanlara mı yanasınız, öyküdeki dilin güzelliğine mi hayran kalasınız bilinmez. Bilinen odur ki anlatılan meseller, acının, hüznün, kederindir ama tüm bunlara rağmen yine de şahane bir yazarın şahane bir anlatımına tanıksınız.
Ve ben öyle şanslı bir okurum ki kısmetse bu ayın 14'ünde bunları yazabilen Adnan Gerger'le tanışma ve kitap üzerine söyleşi yapma şansına erişeceğim.
Ötekiyle probleminiz yoksa, insanları ötekileştirmiyorsanız, kamplara bölüp, yargısız infaz yapmıyorsanız okuyun bu kitabı, okumakla da kalmayın, içinize işlesin anlattıkları tüm acıya, tüm hüzne rağmen.