Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

1286 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Seyehat etmenin nispeten kolay olduğu zamanlardayız.  Uçakla daha kısa sürede daha uzun mesafeler katetmek mümkün. Yollar daha güvenli. Lisan bilmek çok da zaruri değil belki. Abdurreşid İbrahim 1857 doğumlu bir Tatar. Dini eğitimini almış ve tam manasıyla "kendini İslam' a ve İslam' ın yayılışına adamış bir mü' min. " Bir Seyyah. Japonya' ya İslamı ilk tanıtan kişi. İki ciltlik kitabın ilk cildinin büyük bir kısmını oluşturan Japonya seyehati ile beraber Japonya bahsi kadar tafsilatlı olmamakla beraber Türkistan, Sibirya, Moğolistan, Mançurya seyehatlerinden de bahis var. Lakin eser tanıtımında (1.cilt)  daha ziyade Japonya' dan bahsedeceğiz. 17 Kasım 1909' da Vladivostok' tan Japonlara ait " Hozan Maru" isimli vapurla yola çıkan Abdurreşid İbrahim' in tafsilatlı anlatımı, bu dakikadan itibaren başlıyor. "Tam saat 12, Hozan Maru iskeleden hareket etti: Herkes birer işaret ile vapurda olan ahbaplarına veda merasimini ifa ettiler. Ne ağlamak var, ne öpüşmek ve ne de musafaha etmek ve mendil sallamak, hiçbirini burada görmedim..." Hozan Maru iskeleden ayrılıp yola çıktıktan yaklaşık bir saat sonra kaptandan tayfaya; açşıdan yolcuya herkes eline bir kitap almış ve mütalaa ile meşgul olmaya başlamıştır. " Vapurumuz hemen bir kütüphane şeklini aldı. Herkes vapurun her tarafında karyolalara uzanmış, bazılarının elinde kitap, bazılarının elinde gazete hep mütalaa ile meşgul bulunuyordu. ... Hatta büfede hizmet etmekte olan aşçılar ve tablakarlar dahi hep okumakta idiler. ... Bu suretle benim kütüphane deniz üzerinde tam 40 saat yol aldı, insanın burada gördüğü insanca muamele, söylemekle tükenmez o kadar hoş idi." diyerek yolculuk memnuniyetini, hayretini dile getirmekle birlikte tafsilatlı anlatımı ile bunu biz okuyucuyunun da gözlerinin önünde adeta bir resim gibi canlandırmaktadır. 40 saatlik seyehatin sonunda 20 kasım sabahı Abdurreşid İbrahim Japonya' ya varır. İlk dikkatini çeken insanların çektiği iki tekerlekli bir araba olan " Rikşe"lerin varlığıdır. O zamanlarda 50 milyonu aşkın nüfusa sahip Japonya' da nüfus için yeteri arazi mevcut değildir ve bu yüzden hayvan  yetiştiriciliği yok denecek kadar azdır. Bu azlık sebebiyle  hayvanların gördüğü çoğu işi insanlar üstlenmektedir. Rikşeler de bunun en büyük göstergelerinden biridir. Sadece Tokyo bölgesinde 14.000 rikşenin var olduğunu yazan Abdurreşid İbrahim; bu arabaları çeken insanların 150 kiloya kadar yük taşıyabildiğini, saatte 12 kilometreye kadar hız yapabildiğini, normal seyirde ise 8- 10 kilometre yol aldığını ifade eder. Japon hükümeti elektrikli tramvay yapımı ve hayvan yetiştiriciliği teşviki ile Rikşelerin varlığını mümkün olduğunca azaltmaya çalışmaktadır. Japon lisanına dair bir şey bilmeden geldiği ülkede kısa sürede lisanı öğrenmeye başlayan Abdurreşid İbrahim bir yandan Japonya' nın önemli kişilerle görüşmekte bir yandan da köy ve şehirleri dolaşarak Japonya hakkındaki malumatını arttırma gayreti içerisindedir. Gözlemlediği üzre Japonya' da köylüler ve kentliler arasıda çok fark yoktur. Köylü halk da şehir halkı gibi saygılı, yüksek ahlaka sahip ve memleketleri için gayret eden insanlardır. Evleri gayet sadedir ve odalarda eşya namına sadece hasır ve ısınmak amaçlı bir de mangal bulunmaktadır. Kadın ve erkek herkes çalışmakla mükelleftir. Yiyecekleri de en az yaşamları kadar sadedir. Birkaç çeşit balık, yağsız tuzsuz lapa kıvamında pilav... Kadınlar çocuklarını genelde bir kuşak yardımıyla sırtlarında taşır ve Abdurreşid İbrahim' e göre de kısa boylarının sebebi de çocukların  birkaç yıl boyunca sürekli bu şekilde sırtta taşınmalarıdır. Erkekler genelde sakalsızdır, bıyıklarını da kendileri keserler.  8- 10 hanelik ufacık köylerde bile birkaç fabrika, mektep ve kütüphane bulunur. Terakkiye, eğitime, okumaya çok önem veren Japonya' da okullar üçe ayrılır: bazıları devlet, bazıları vakıf ve bazıları şahsidir. Okullar ilk açılacağı  zaman bir miktar para toplanır ve devlet bu paraya herhangi bir müdahalede bulunmaz. Para tamamiyle eğitimde kullanılır. Okuma yazma oranı çok yüksektir. İlköğretim zorunludur ve bir çocuk okula gönderilmediğinde bundan annesi, babası hatta o mahallenin idaresine atanan polis memuru sorumludur. Gazete Japonlarda ayrı bir ehemmiyet taşımaktadır. Ayda bir, haftada bir, günde bir baskı yapan gazeteler olduğu gibi günde iki baskı yapan gazetelerin varlığını haber veren Abdurreşid İbrahim; Hoti Şimbon gazetesinin gün içerisindeki iki baskıda toplamda 700.000 adet gazetenin çıktığını söyler. Gazete çok ucuz olmakla beraber gazeteyi satın almayacak fukaraların da okuyabilmesi için gazeteler köprü başlarına, şehrin kalabalık meydanlarına gerilerek halkın hizmetine sunulur. Japonların bu kadar kısa sürede terakki etmesinde en büyük etken Japonların memleketin menfaati için söylenilen bir bilgiyi kimden geldiğini umursamaksızın kabul etmeleridir. Velev ki bu bilgi hiç bilmedikleri bir yabancıdan gelsin. Abdurreşid İbrahim âmalar için açılan mektep fikrinin bir Amerikalıya ait olduğunu, lakin bu fikrin memleketin menfaatine uygun olduğundan Japonlar tarafından derhal kabul edildiğini yazar. Abdurreşid İbrahim' e göre Japonlar her noktada fazla iken eksik kaldıkları tek konu inanç ve din meselesidir. Tab' an  ( doğuştan) yüksek bir ahlaka, temizlik adabına, sadakat,dürüstlük gibi pek çok güzel haslete sahip Japon halkı için Abdurreşid İbrahim' e göre en uygun din İslam' dır. Çünkü Japonların bir "adet" nazarıyla baktıkları bu özellikleri aslında İslam' ın rükünlerindendir. Japonya' da ikamet ettiği süre içerisinde Prens İto, Kont Okama... gibi üst düzey pek çok kişiyle tanışıp görüşen; müze,kütüphane, okul, şehir, köy gezen Abdurreşid İbrahim bütün bu gezileri, konferansları, adına verilen ziyafetleri tafsilatlı bir şekilde büyük bir minnet ve şükranla kaleme almakta ve bu anlatımını çoğunlukla fotoğraflarla kuvvetlendirmektedir. Tokyo' da tanıştığı  Türk asıllı Mısırlı bir subay olan Fazlı Bey ile beraber İslam dinine ait ilk hutbeyi Vaside Üniversitesinde verirler. Dakikalarca alkışlanan ve herkesin hoşnut kaldığı bu hutbeden sonra Japonların kalbi biraz daha İslam' a ısınacak, üst düzey yetkililer bir mescidin gerekliliğini, bunun için kendilerinin gereken her şeyi yapacaklarını sürekli olarak dile getirmeye başlayacaklardır. 7 aylık Japonya seyehatini 15 Haziran 1909' da tamamlayan Abdurreşid İbrahim Tokyo' da yapılması planlanan caminin izinlerini almak için yola çıkışını anlatarak kitabım birinci cildini bitirir ve " ayrılırken en çok zorlandığım yer" diyerek Japonya' ya ve halkına olan sevgi ve muhabbetini ifade eder. (Aslında dikkat çeken hususlardan biri Türkiye' dir. Caminin yapılması bahsinde Türkiye ile hiçbir  dostluğun, siyasi bağın olmadığı dile getirilmekte ancak 1890 yılında Japonya' ya ziyarete gelen ve Oşimo köyü yakınlarında batan Ertuğrul Fırkateynine ait herhangi bir bilgi verilmemektedir. )
Alem-i İslam ve Japonya'da İslamiyet'in Yayılması 1.Cilt
Alem-i İslam ve Japonya'da İslamiyet'in Yayılması 1.CiltAbdurreşid İbrahim · İşaret Yayınları · 201215 okunma
··
90 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.