Denilebilir ki, ferdin tasavvur ve hayali ne ise hayatına hâkim olan da odur. Ümit etmek demek, zaman ve mekânı da aşan hayal kuvvetine sahip olmak demektir.
Ağaçların acıyı hissedebildiğini, hafızaları olduğunu ve ebeveyn ağaçların çocuklarıyla birlikte yaşadığını öğrendiğinizde artık onları sanki sıradan bir işmiş gibi devasa makinelerle kesip hayatlarını altüst edemiyorsunuz.
Bilmekle, beklemek arasındaki ayrılık, uzaklık, değişiklik; dimağımızla duygularımız arasındaki bu hayırlı gaflet, onu, teselli etmekle de kalmıyor, yaşatıyordu.
Ömer Ağın bir gün, şöyle, oh! diyip yan geldiğini görmedim. O, çalışmıyan, boş duran, aylak gezen insanlara karşı, kendi çalışkanlığını mazur göstermek ister gibi, boynunu bükerek, adeta bir suçlu sıkılganlığı ile:
-Çalışmadan duramam! der.