Gönderi

152 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
19 saatte okudu
Hayatın her anına, her karşılaşmaya, ayrılığa, sevdaya, derde, cefaya bir şarkı var mutlaka.  Ne yamandır şu notalar. Derdi kelimelere, hüznü yüreğe bağlar. Bu kez İstanbul' un Cibali' sinden tren yolu ile beraber Anadolu' nun içlerine doğru giden bir hikaye var. Babadan oğula yadigar kalmış bir ses, bir keman tutkusu, hakiki  Klasik Türk  Musikisi. Baba Sadullah, oğul Kemanî Kenan,  torun Sadullah diğer adıyla Sado. Sevgiler, ayrılıklar, Hicaz makamından Uşşak makamına şarkılar, yüreği yaralı adamlar ve kadınlar, şarkıya eşlik etsin diye açılan şişeler, gam keder yüklü gözler, ucuz oteller, gazinolar,  assolist kadınlar... Bakıldığı zaman  fotoğraftaki en belirgin yüzler. Bir de geride kalan silik yüzlü insanlar. Gözleri yaşlı, dilleri dualı, bazısı tarçın, bazısı sabun kokan analar. Kaderi düşünüp işin içinden bir türlü çıkamamış yüzleri yaşanmışlık çizgileriyle dolu adamlar. Olan ne varsa yüreklerinde yarası kalmış çocuklar. Allah' ın merhametine  sığınan çilingir sofrası müdavimleri. Her şeyle ve herkesle beraber bu bir Anadolu hikayesi. Uzun Hikaye gibi trenler sayfalar arasında aheste aheste ilerlerken; bizim hikayemiz bir gazino kapısında başlıyor en çok. Yaşı hafif ilerlemiş Kemanî Kenan ve tazecik bir kız: Semiramis. Kaderin ne olduğunu düşünüp de içinden çıkamadığımız için hikayenin hepsini anlatmayacağız. Ama oğullar ve babalar belli ki birbirlerinin kaderlerinden bir parça yaşıyorlar. Sevdalar , ayrılıklar, geride bırakılan şehirler de bu kadere dahil. Bir Anadolu hikayesi demiştik. Saf dostluk, karşılıksız iyilik, sevgi, muhabbet hikayesi aslında. Kederden şişe üstüne şişe deviren ama Allah' tan af dileyen, tövbe etmek isteyen, tüm acziyetiyle Allah' ın huzurunda diz çöken insanların hikayesi bu. Abdullah Uzun' dan "Uzayıp giden Tren Yolları" nı dinlerken gece yapılan otobüs yolculuğunda şoför radyosundan kısık seste çalan müziğin sesini, şoföre sürekli kahve taşıyan 17- 18 yaşlarındaki muavini, akıp giden yolları, daha televizyonun koltuk aralarında olmadığı, nadiren tavandaki televizyondan açılan filmleri, mütemadiyen duyulan bebek ağlamalarını düşündüm. Trene hiç binmedim. Bir gün Uzun Hikaye' yi ve Tirende Bir Keman' ı alıp tren tıkırtısında okumak istiyorum. Kim bilir belki daha farklı şeyler duyar ve görürüm.
Tirende Bir Keman
Tirende Bir KemanMustafa Kutlu · Dergah Yayınları · 20153,977 okunma
··
24 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.