Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Altın Çadır Çivileri
Mutluluğu kendinden vazgeçme, umudu cennet olan bir derviş, günün birinde serveti bildiği, gördüğü her şeyi aşan bir prensle karşılaşmış. Soylunun çadırı dinlenmek amacıyla şehrin dışında kuruluymuş. Çadır çok kıymetli bir kumaştanmış, hatta çadırı tutan çiviler bile som altındanmış. Sade hayat sürmeyi savunan derviş, prense dünya varlıklarının, altın çadır çivilerinin anlamsızlığı ve insan çabasının sonuçsuzluğuyla ilgili bir araba laf etmiş. Diğer taraftan da kutsal yerlerin ne kadar ölümsüz ve görkemli olduğunu söylemiş.Tevekkülün en büyük mutluluk olduğunu belirtmiş. Prens büyük bir ciddiyet ve dikkatle dinlemiş. Dervişin elini tutmuş ve şöyle söylemiş: "Benim için sözlerin öğle güneşinin parlaklığı ve akşam üstü esintisinin serinliği gibi. Dostum, benimle gel, kutsal yerlere yolculukta bana eşlik et." Bu sözlerden sonra prens bir kez bile geriye bakmadan, yanına para veya uşak almadan yola koyulmuş. Derviş bu duruma şaşırmış, prensin arkasından koşmuş ve bağırmış: "Prensim, gerçekten kutsal yerlere gitme konusunda ciddi misiniz? Eğer ciddiyseniz, gidip hac cübbemi almam için beni bekleyin." Prens yumuşak bir şekilde gülerek cevap vermiş; "Ben servetimi, atlarımı, altınlarımı, çadırımı, uşaklarımı ve sahip olduğum her şeyi bıraktım. Senin ise zavallı bir cübbe için geri gitmen gerekiyor." Derviş yine şaşkınlık içinde sormuş;"Prensim, lütfen bana açıklayın, nasıl bütün servetinizi, hatta prenslere layık kaftanınızı almadan gidebilirsiniz?" Prens yavaş, ama anlaşılabilir bir ses tonuyla şöyle söylemiş:"Biz altın çadır çivilerini toprağa çaktık,kalbimize değil."
Sayfa 193Kitabı okudu
··
38 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.