Gönderi

224 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 saatte okudu
Ah Yalan, Ah Yarım Dünya...
Burası dünya. Burada işler hep yarım kalır. "Hayatlar yarım kalır bazen. Hikaye yarım kalmış çok mu!"  demek gelse de içimden insan merak etmiyor değil hani. " Ne oldu bu işin sonu?" Burası dünya arkadaş. İşin sonunu arasan da bulmazsın. İşin sonu ömrün sonudur zaten. Bırakır gidersin, bilmezsin geride ne olur ne biter. Mustafa Kutlu' dan buram buram toprak kokan, vatan kokan, yürek yakan bir hikaye kitabı:  Tarla Kuşunun Sesi. Uzaklardan duyulur hep hikaye boyunca sesi. Yakından şahit olmayız cismine. Görmeden inanmışızdır. Oradadır. Dalıp dalıp  giden gözlerin ardına sesini bırakmıştır. Ses etmeyiz, hikaye ile devam ederiz dinlemeye. Bu kez biraz farklı bir olay zinciri var. Diğer hikayelerde şimdiki zamana yakın başlayan, maziye sonra dönen hikaye, bu kez halk hikayesi kıvamında mâzinin en ötesinden başlıyor anlatmaya. Mekan kahvehane. Şerafettin' in yeri. Ama ortam tam kıraathane. Ortada bir kişi hikaye anlatıyor. Diğerleri pür dikkat can kulağıyla anlatılanları dinliyor. Dil damak kuruyor. Hop! Ordan iki çay bu masaya! Biraz nefeslensin ahali. On dakika kafi. Herkeste bir merak. "Eh artık başla sen de be Molla! Çatlama insanı! " Anlatan Molla. Molla Murat. Anlattığı kendi hayatı. Tam destan. Soyu yörüktür. Bileği kuvvetlidir, yüreği mangal gibidir. 93 harbiden sonra doğmuş. Tarihin solgun rüzgarı Osmanlı' nın başına çöktüğü zamanlarda. Yaşayan tarih. Birinci ağızdan anlatıyor yani. Ama neler anlatıyor neler? Neler anlattığı kitaba kalsın. O daha güzel anlatıyor Allah var şimdi. Biz fazla ipucu vermeden yolumuza devam edelim. Sonra... Sonrası yarım. Kim gitti, kim kaldı? Nasıl oldu, nasıl bitti? Bir Hamit kaldı. Bir Tarla Kuşu öttü. Yeni bir hikaye başladı. Molla' nın torun çocukları, Hamit' in oğulları ve kızu şimdiki kahramanlar. Yusuf, Ziya, Sefa, Ayşe.  Devir değişmiş. İnsanlar değişmiş, bir kötü zaman işte. Hayırsız mı denilir böylesine bilinmez ama pek de hayırlı olmayan evlatlar var bu defa. Deliden veli doğar bazen, işte bazen de böyle  veliden böyle deliler de doğuyor. Yolları yanlış onu anladık ama niye yanlış diye de sorgulamaya çalışsak da işin içine çok şey girer diye fazla eşelemiyoruz. Bizden ne psikolog olur ne de sosyolog. Sorgulamak, yargılamak bize düşmez. Hepimiz Allah' ın kuluyuz. Herkes kendi hikayesini yazıyor yine, yine yanlışlar yapılıyor. Doluya konuluyor almıyor, boşa konuluyor dolmuyor. Her zaman olur böylesi. Sonra bir gün bir gemi yanaşıyor kıyıya. Birisi biniyor; sesini, nefesini alıp ta uzaklara götürüyor. Giden gidiyor da olan kalana oluyor. Belki gidene de olmuştur ama işte dedik ya yarım kalır çoğu şey burada. Burası dünya. Giden gitti kalanlara selam vererek bitiyoruz hikayeyi. "E sen de bir şey söylemedin!" dersen de bak karşıdan Ömer geliyor. Atına binmiş. Kimdir, kimin nesidir? Nerden gelip nereye gitmektedir? O da anlatsa belki söz olur belki bir destan. Kim bilir? Önce bir dinlemek gerektir.
Tarla Kuşunun Sesi
Tarla Kuşunun SesiMustafa Kutlu · Dergah Yayınları · 20172,284 okunma
··
92 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.